Meme kanserinde son yıllarda oluşan farkındalık ile hem erken tanı oranları hem de memeyi başarılı bir şekilde koruyan yaklaşım önemli oranda arttı. Meme koruyucu yaklaşımda radyoterapinin yeri ise çok önemli. Amerikan Hastanesi, MD Anderson Radyasyon Onkolojisi Merkezi Şefi Doç. Dr. Uğur Selek, radyoterapi ile ilgili en sık yaşanan yakınmanın genellikle altı hafta gibi uzun bir sürede uygulanması olduğunu söylüyor. “Son yıllarda seçilmiş olgularda günlük dozlarımızı artırırken, tedavi süresini kısaltan yaklaşımlar hız kazandı. Ayrıca seçilmiş bir grup erken dönem meme kanserli olguda, toplam bir hafta sürecek ‘Akselere Parsiyel Meme Radyoterapisi’ olarak adlandırılan seçenek de gündemimize girdi. En sık tercih edilen yöntem, radyoaktif kaynakları sabah akşam beşer dakika memedeki cerrahi uygulanmış alana yerleştirip, radyoterapiyi uygulamamıza yarayan bir aparat ile yaptığımız meme brakiterapisi. Memenin yalnızca tümör oluşmuş kısmına odaklanmış bu tedavilerde hedef, bölgeyi ve risk altındaki sağlıklı dokuları daha keskin sınırlarla belirleyerek, daha sınırlı ve güvenli radyoterapiler uygulayabilmek.”
Meme kanseri hastalığını ne kadar da sık duyar olduk son yıllarda. İnsanın duyduğu anda tüylerini ürperten bu hastalık, aslında yıllardan beri kadınların hayatında. “Günümüzde meme kanserine yakalanan kadınların sayısında bir artış var gibi düşünülse de, kanser istatistiklerinde 1930’lu yıllardan bu yana meme kanserinde önemli bir artış görülmüyor” diyor Amerikan Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Kerim Kaban. Böyle algılanmasının sebebi ise, bu hastalığın daha ileri yaşlarda görülüyor olması… “Biz yaşlandıkça, çevremizdekiler de yaşlanıyor ve giderek daha çok sayıda meme kanseri hastası görmeye başlıyoruz. Meme kanseri 50 yaşın üzerinde sıklaşıyor. 20 yaşında 10 bin kadını 10 yıl izlesek, içlerinde sadece altı kadında meme kanseri ortaya çıkar. Oysa 70 yaşında 10 bin kadını 10 yıl izlesek, 380 kadında meme kanseri görülür. Meme kanseri taramaları, işte bu nedenle 40 yaşından sonra başlıyor. Yeni yayınlanan bir çalışma, 50-70 yaş arası çekilen her 1000 mamografide 7 ila 9 hayat kurtarıldığı sonucuna varmıştır. Son yıllarda meme kanseri ölümlerinde görülen azalmanın nedenleri, mamografi ile kanser taraması, meme kanseri riskini arttırdığı bilinen menopoz sonrası hormon tedavisinin büyük oranda terk edilişi ve kanser tedavisindeki gelişmelerdir.”
Erken tanı önemli
Kadın olmanın onlarca güzel tarafını sayabiliriz… Gel gelelim en kötü yanı sanıyoruz ‘meme kanseri’ ihtimali taşıyor olmak! Uzmanlar, her sekiz kadından birinin yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını söylüyor. Amerikan Hastanesi Meme Cerrahisi ve Meme Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Demirel, “En büyük risk faktörü kadın olmak ve yaşlanmak” diyor. Genetik risk ortalama yüzde yedi ve anne-baba tarafından eşit alınıyor. Meme kanserine yakalanmayı tamamen engelleyen bir ilaç, aşı veya cerrahi girişim ise henüz yok. Ancak yüksek risk grubundaki kadınlarda önerilebilen risk azaltıcı yaklaşımlar mevcut.
Dr. Meral Demirel, modern tıbbın güncel hedefinin meme kanserini ölümcül olmaktan çıkarıp yaşam süresini ve kalitesini düşürmeyen bir hastalık haline getirmek olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bunun sağlanmasında en büyük silah, erken tanı. 40 yaşından itibaren yılda bir meme muayenesi ve mamografi, erken tanıda en etkili yaklaşımlar. Radyasyon korkusu caydırıcı olmamalı. Modern mamografi cihazlarında alınan radyasyon oranı oldukça düşük. Yaygınlaşan kanser tarama programları, gelişen teknoloji, tanı ve tedavide ekip yaklaşımı ve toplumun duyarlılığının artması ile birlikte meme kanserinden ölüm oranı son yıllarda kalıcı bir düşüş gösteriyor.”