İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şemsettin Karaca, deniz suyunun, güneş ve kumla birlikte sedef, mantar hastalıkları ve egzamaya karşı tedavi edici özelliğinin bulunduğunu söyledi.
Prof. Dr. Karaca, yüzde 3-4 tuz içeren deniz suyunun, sanayi kirliliği, kanalizasyon ve kirli tatlı suya maruz kalmaması halinde mikrobiyolojik ve toksikolojik olarak güvenli olduğunu
belirtti.
Güneşin genelde zararlarından bahsedildiğini ancak tedavi edici yönlerinin de olduğunu vurgulayan Karaca, şöyle konuştu:
“Temiz bir deniz, güneş ve kumu, sedef hastalığı ile atopik dermatit gibi kaşıntılı hastalıklara yakalananlara öneriyoruz. Deniz, güneş ve kumla birleştiğinde sedef ve mantar hastalıklarına çok iyi gelmektedir ve iyileştirici özelliği vardır. Denizin tuzlu suyu, güneş ve kumun etkisiyle derinin hızla kurumasına neden olur ve mantarı tedavi eder. Bunun dışında sedef hastalarının, yaz dönemlerinde mutlaka denizden ve güneşten faydalanmasını isteriz. Sedef hastalarının birçoğunu tedavi almadan böyle bir yaklaşımla (tatil, güneş, deniz)
rahatlatabilme imkanına sahibiz. Sedef, mantar hastalıkları ve egzama direk deniz ve güneşten fayda görürler. Ancak bu tedavi edecek kadar kullanılmalı. Çok fazla değil, giderek artan süreyle, 15-20 dakika güneşe maruz kalınmayla başlanabilir. Tüm ilaçlar da olduğu gibi güneşi de bilinçli kullanmak önemli.”
Fototerapide de güneş ışını kullanılıyor
Sedef hastalığı ve birçok deri hastalıkların tedavisinde kullandıkları fototerapide de hastaya güneş ışını verdiklerine işaret eden Karaca, şu bilgileri verdi:
“Bu hastaların tedavisinde kliniğimizde fototerapi kabinlerimiz vardır. Burada vücudun bir kısmına veya tümüne süresi ve şiddeti bilgisayarla kontrol edilen güneş ışınları olan ultraviyole A ve B veririz. Güneş enerjisini tedavi edici olarak kullanırız. Bu ışınlar derideki bağışıklık sistemini baskılayarak buradaki hastalığa neden olan hücre birikimini de azaltarak tedavi edici olur. Ama aşırı güneşe maruz kalındığında bağışıklık sistemi de aşırı baskılanacağından uzun zamanda deri kanserine dönüşme riski vardır. Buna çok dikkat edilmeli.”
(AA)