Salgıladığı hormon miktarının azalması ve çoğalması vücudun dengesini direkt olarak etkilediği için hastada semptomlar geliştirmekte ve hastanın bize başvurmasının temel sebebini oluşturmaktadır. Az hormon salgılıyorsa hipotiroidi, hormon salınım miktarı artmışsa hipertiroidi, tiroid bezi büyümüşse guatr denir. Genelde ileri yaş kadın hastalarda tiroid bezi hastalıkları daha sık görülmesine karşın her yaş grubunda bu hastalıklara rastlayabilmekteyiz.
Bazen de tiroid bezi içerisinde nodül dediğimiz lezyonlar oluşur. Bunlar büyük oranda iyi huylu, tiroidin çalışmasındaki değişimlerle ilişkili olabilecek nodüller olsa da kötü huylu olma ihtimali her zaman aklımızda olmalıdır. Bunu ayırt etmenin yolu nodüle yönelik görüntüleme yöntemlerinden ve biyopsi tekniklerinden yararlanmaktır, fakat bazen tanı tekniklerinin yetersiz kaldığı durumlarda ameliyat gerekebilmektedir.
Nodüller ve tiroidin büyümesi olarak tanımlanan guatr, ülkemizde endemik olarak görülmektedir. Hipertiroidi ile seyreden tiroid hastalıkları da toplumumuzda görülen tiroid hastalıkların %30’luk bir kısmına eşlik etmektedir.
Tiroit kanseri ise kadınlarda en sık görülen kanserler arasındadır. Erken tanı ve tedavi önem arz etmekte, geç dönem tanı alan hastalarda tiroid kanseri ölümcül seyredebilmektedir.
Türkiye iyot eksikliği açısından tiroid hastalıklarına yatkınlığı olan endemik bir ülke olarak tarif edilmektedir. Lakin iyot eksikliği ülkemizde artık azalmıştır. Bunun haricinde beslenmeye genel anlamda dikkat etmeli, sağlıklı beslenmeliyiz, fakat tiroid hastalıkları genel olarak beslenme şeklinden bağımsız seyretmektedir. Sık görülen tiroid hastalıklarından Hashimato hastalarında sık görülen D vitamini eksikliği, brokoli ve brüksel lahanası gibi sebzelerin tüketilmesi, gerekirse doktor gözetiminde D vitamini takviyesi alması ve yazın güneşe en az 20 dakika çıkma ile gerileyebilmektedir.
Alternatif kürler tarif edilmekle birlikte, bilimsel ve tıbbi öneriler ve tedavilerden uzaklaşmamak elzemdir. Alternatif tedavi kullanımı hem mevcut tiroit hastalıklarının gölgelenmesine sebebiyet verebilir, hem de olan hastalığın tablosunu da kötüleştirebilir.
Klişe olacak belki ama, stresten uzak bir yaşam, düzenli hayat ve sağlıklı beslenme, vücudun metabolizmasını kontrol etmesine yardımcı olacak ve tiroid bezinin çalışmasında değişim yaratmayarak tiroid hastalıklarından korunmamıza yardımcı olacaktır.
Hastalarda Görülen Şikayetler
Hipertiroidide metabolizma hızlanmasına bağlı olarak iştah artışına rağmen kilo kaybı, sinirlilik, ishal ve aşırı terleme, adet düzensizliği ve ikincil diğer sistem bozuklukları görülebilmekte, uzun dönem içerisinde kemik erimeleri oluşabilmektedir. Buna karşın metabolizmanın yavaşladığı hipotiroidide çabuk yorulma, halsizlik, ciltte kuruluk, soğuğa dayanıksızlık, dikkat dağınıklığı, saç ve kaşlarda dökülme, kabızlık, yüz ve göz kapaklarında şişkinlik görülebilir.
Tanı ve Tedavi
Bezin çalışmasının artıp artmadığının kan testleri ile hormon parametrelerine bakılarak belirlenmesi önemlidir. Fonksiyonu belirlemek için sintigrafi, tiroid bezinin genel yapısını ve nodül veya lezyon olup olmadığını belirlemek için ultrasonografiden yararlanmaktayız. Bunlar haricinde tanı konduktan sonra da çeşitli görüntüleme yöntemlerinden faydalanabilmekteyiz.
Çeşitli sebeplerle ameliyat kararı alınan hastaların, ameliyatta tiroid bezinin tamamı alındıysa, ameliyattan sonra ömür boyunca tiroidin fonksiyonlarını yerine getiren hormon ilacını kullanması gerekmektedir. Ameliyat kanser için yapıldıysa ameliyat sonrası takip ve ek tedavi seçenekleri doktorunuzun belirteceği şekilde devam edecektir.
Doç. Dr. Bülent Çitgez
https://www.bulentcitgez.com/