Nasıl ki kanser çok korkulan, çekinilen ve tedavi aranan bir hastalıksa günden güne adeta salgın gibi yayılan obezitenin de kontrol altına alınması gerekiyor. Birçok sağlık sorununa
davetiye çıkaran bu rahatsızlığın uzun yıllar devam etmesi, kişide ilave
sorunlar görülmesine de yol açıyor. Yetersiz fiziksel aktivite, ileri yaşta
bazal metabolizmanın azalması, sağlıksız beslenme, hormonal, metabolik ve
psikolojik sorunlar, sigara ile alkol tüketimi, antidepresan ilaç kullanımı
gibi birçok neden de obezitenin ortaya çıkmasında etkin rol oynuyor. Bu
rahatsızlıkla mücadelede ilk yapılması gereken ise beslenme ve yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesi. Fakat
günümüzde bu değişikliklere rağmen obez popülasyon giderek artıyor.
Obezitenin, vücut kitle indeksi (VKI) olarak tanımlanan ve boyun metre
cinsinden karesinin kiloya oranıyla saptanan bir değerle ifade edildiğini
belirten Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe, “VKI 30-35 arası
birinci, VKI 35-40 arası ikinci, VKI 40’ın üzeri ise üçüncü sınıf yani
morbid obez kategorisine giriyor. Yapılan çalışmalara göre, morbid obez
kişilerin kalp, diyabet, hipertansiyon, artroz, uyku apne sendromu gibi
metabolik hastalıklara yakalanma olasılığı da yüksek seyrediyor” diyor.
Öncelik diyet ve egzersizde
Bu rahatsızlıkla mücadelede yaşam tarzı
değişikliği büyük önem taşıyor. Ancak bazen hormonal bozukluklar gibi
farklı hastalıklar da obeziteye yol açabiliyor. Yapılan tetkikler sonucu
ortaya çıkan hastalıkların tedavisine rağmen obezite tablosu değişmeyen
kişilerde ise cerrahi gündeme geliyor. Son yıllarda cerrahi tekniklerin
gelişmesi ve teknolojik imkanların giderek artmasıyla beraber, geçmişte zor
olarak nitelenen obezite ameliyatları robotik ekipmanlarla yapılabiliyor. Bu
tedavi; VKI 40-42’nin üzerinde olan kişilere uygulanıyor. Ancak buna rağmen
hasta seçiminde birtakım kriterlere dikkat edildiğinin altını çizen Prof.
Dr. Karatepe, şöyle devam ediyor: “Öncelikle bu hastaların diyet, egzersiz
gibi yöntemleri denemesine rağmen kilo verememiş olması gerekiyor. VKI 40’ın
üzerinde, 18-65 yaş arasında, genel sağlık durumu anestezi almasına izin
veren hastalara obezite cerrahisi uygulanabiliyor. Ayrıca VKI 35’in üzerinde,
ikinci sınıf obez kategorisinde olup, beraberinde diyabet, hipertansiyon,
insülin direnci, uyku apne sendromu ile artroz gibi rahatsızlıkları olan
hastalar da cerrahiye aday oluyor.”
Ameliyat sonrası süreç önemli!
Obezite cerrahisi, bu rahatsızlıkla
mücadelede önem taşıyor ancak tedavinin tümünü kapsamıyor. “Bu tedaviye
dair hastaların aklındaki ‘Ameliyat olacağım ve kilo vereceğim’ düşüncesi
çok yanlış. Çünkü ameliyat obezitenin yardımcı tedavisi” diyen Prof. Dr. Karatepe, şunları söylüyor: “Obezite
cerrahisinin faydası, açlık hissini ortadan kaldırması olsa da ameliyatın tek
başına kilo vermeye yetmeyeceğinin unutulmaması gerekiyor.” Günümüzde en sık tüp mide ameliyatı
yapılıyor. Diğer yöntemlere göre daha kolay, basit ve çok fazla organ kaybı
olmayan bu yönteme vücudun uyum sağlama olanakları daha iyi. Ameliyatı olan hastaların midesi bir-iki yıl içinde
normal haline dönüyor. Bu sürecin ardından diyet ve yaşam şekli
değişikliklerinden vazgeçilmesi ise yeniden kilo almaya neden olabiliyor.
Dolayısıyla ameliyat başarısının hastayla doğru orantılı olduğuna dikkat
çeken Prof. Dr. Karatepe, hastaların obeziteden kurtulmaya karar vermesi,
uzmanların verdiği diyet ve egzersiz programını düzenli yapması halinde
başarılı olduğunun altını çiziyor.
Takipler iki yıl sürüyor
Obezite cerrahisinde üç farklı yöntem
uygulanabilse de en çok tercih edilen türü tüp mide
ameliyatı. Midenin 3/4’ünün alınıp, tüp haline getirilmesi prensibine
dayanan bu ameliyat ortalama 20-30 dakika sürüyor. Bu sayede
hastaların az yiyerek doyabildiğini, tokluk hormonu olan ghrelin’in bulunduğu
kısım alındığı için çok fazla açlık hissedilmediğini belirten Prof. Dr.
Karatepe, diğer yöntemlere ilişkin şu bilgileri veriyor: “Gastrik by-pass;
ağır diyabet hastalığı olan, belli bir yaşın üzerindeki kişilere
uygulanıyor. Mide balonu ise kilo fazlası olan hastalarda diyete yardımcı olmak
için midenin içine bir balon koyarak, üç-beş ayda kilo kaybını
amaçlıyor.” Hastalar, ameliyat sonrası iki yıl takipte
tutuluyor. Diyetisyen, psikiyatri uzmanı ve psikolog tarafından yapılan
kontrollerde beslenme şekli düzenleniyor, egzersiz programı kontrol ediliyor,
ameliyat sonrası ruhsal durum gözleniyor.
*Memory dergisinden alınmıştır.