Belirtilerinin hafife alınmaması gerektiğinin altını çizerek, tanı ve tedavisi geciktiğinde daha büyük sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyleyen İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nden Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Şahin mide kanaması ile ilgili tüm ayrıntıları anlattı.
MİDE KANAMASI NEDEN OLUR?
Üst gastrointestinal sistem; yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağını içine alan bölgeye verilen isimdir. Mide, üst gastrointestinal sistemin hacim olarak en büyük ve sindirim görevi açısından da en önemli organıdır. Mide kanamaları erkeklerde daha sık görülmekle birlikte, her iki cinste de birçok farklı nedenden dolayı gelişebilir. Özellikle 60 yaş üzeri kişiler, mide kanaması açısından daha yüksek risk altındadır. Mide iç duvarında yer alan hücrelerin çeşitli nedenlerle hasar görmesi sonucu hücre kaybı oluşur. Sonrasında mide duvarında gelişen ülserler ve bu ülserlerin içine ya da yakınına yerleşen mukoza damarlarının yırtılması, tüm mide kanamalarının en sık görülen nedenidir. Bilinçsiz ilaç özellikle de ağrı kesici ve kan sulandırıcı ilaçların doktora danışılmadan ya da yüksek dozlarda kullanımı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, sigara, alkol kullanımı, mide içi mukozada gelişen ülser veya tümörler, aşırı yoğun yaşanan stres ve anksiyete toplumda mide kanamasının en sık sebeplerini oluşturmaktadır. Nadir görülen sebeplerinden biri ise; mide iç duvarında ya da yemek borusu ile midenin birleştiği yerde genişleyen damarlara bağlı oluşan varislerin yırtılmasının şiddetli ve hayati tehlike oluşturacak seviyede mide kanamalarına yol açması durumudur.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Genellikle mide iç duvarındaki ülserlere bağlı gelişen mide kanamaları, çeşitli belirtilerle kendini gösterebilir. Karın ağrısı, midede ve yemek borusunda şiddetli ekşime ve yanma, yoğun bulantı hissi ve sonrasında kahve telvesi renginde kusma, kan ve sıvı kaybına bağlı şiddetli halsizlik, yorgunluk hissi, tansiyon düşmesi, baş dönmesi, aşırı terleme ve kalp çarpıntısı, midede aşırı dolgunluk ve hazımsızlık hissi, iştah kaybı, idrar miktarında azalma, siyah katran benzeri renkte ve cıvık kıvamlı dışkılama, sürekli özellikte bir ishal, mide kanamalarında sık görülen belirtilerdir.
MİDE KANAMASINDA RİSKLER NEDİR?
Mide kanamalarında; kanamanın yeri, nedeni, hastanın yaşı ve genel vücut sağlığı, hastaneye başvurma ya da ulaşma süresi gibi birçok yan faktör riski belirliyor. 60 yaş üzeri kişiler, erkekler, kronik ve sık ağrı kesici kullanımı, herhangi bir nedenle devamlı olarak kan sulandırıcı ilaç kullanımı, karaciğer sirozu varlığı, yoğun alkol tüketimi, hijyenik olarak zayıf ve sağlıksız beslenme alışkanlığı olması, yoğun stres ve yüksek miktarda sigara tüketimi mide kanaması gelişme riskini artıran başlıca faktörlerdir.
TEDAVİ EDİLMEZSE NELER OLUR?
Belirtilen şikâyetleri yaşayan bireylerin durumu hafife almadan en yakın sağlık kuruluşuna başvurması, ilgili uzman doktorun yapacağı fizik muayene ve ileri testlerle kanamanın tanısının hızla konulması ve gereken tedaviye hiç vakit kaybetmeden başlanması çok önemlidir. Tanısı ve dolayısıyla tedavisi geciken mide kanamaları ciddi kan ve sıvı kaybına, buna bağlı tansiyon düşmesi ve şok tablosuna, kan kaybına bağlı akut gelişen derin anemiye, anemi sonucunda da özellikle kalp, beyin, akciğer ve böbrek gibi ana organlarda yeterli oksijenlenememeye bağlı ciddi hasarlar oluşmasına neden olabilmektedir. Zamanında ve hızlı müdahale edilmeyen mide kanamaları; özellikle ileri yaş ya da ciddi kronik hastalıkları olan bireylerde, saatler içinde ciddi kan kaybı ve iç organ yetmezliklerine neden olarak ne yazık ki hayati riskle sonuçlanabilmektedir.
MİDE KANAMASI TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Mide kanaması tedavisinde öncelikle, hastanın hayati tehlikeyi atlatması amaçlanmaktadır. Bu nedenle kan basıncı, nabız, solunum, vücut ısısı gibi yaşam göstergelerinin normalleştirilmesi sağlanır. Hastaya damardan çeşitli ilaç ve sıvı tedavileri uygulanır. Yüksek oranda kanama geçiren gerekli vakalarda ise kan ve kan ürünleri takviyesi yapılabilmektedir. Hastaların ciddi bir kısmında sadece medikal tedavilerle bile mide kanaması kontrol altına alınabilmektedir. Hastanın yaşamsal fonksiyonları normale döndükten sonra ilk yapılması gereken kanamanın yerini tespit etmektir. Bu amaçla başlıca yöntem olan, sindirim sisteminin üst kısmının görüntülenmesini sağlayan gastroskopi ile muayene yapılır. Kanama medikal tedavi ile durdurulamazsa endoskopik tedavi ve girişimlerle durdurulmaktadır. Günümüzde gelinen teknolojik ve bilimsel olanaklarla mide kanamalarının %95’ten fazlası cerrahi operasyona gerek kalmadan medikal ve endoskopik yöntemlerle durdurulmaktadır. Çok nadir bir hasta grubunda tüm müdahalelere karşın kanama durdurulamazsa cerrahi operasyon gerekebilmektedir. Kanama geçiren hastalara kanamanın nedenine göre taburculuk sonrası tekrar kanama gelişimini önlemeye yönelik kısa ya da uzun süreli çeşitli ilaç tedavileri verilebilmektedir.