Lenfatik sistemde herhangi bir nedenle
ortaya çıkan sorunlar, kol ya da bacakta şişliklere yol açıyor. “Lenfödem”
olarak adlandırılan bu rahatsızlık, lenf düğümlerinde ve lenf yollarında
oluşabileceği gibi, doğuştan ya da cerrahi müdahalelerden sonra da
ortaya çıkabiliyor. Bu rahatsızlığa en sık meme kanseri cerrahisi sonrası
koltuk altından lenf düğümlerinin çıkarılması neden oluyor. Vücuttaki tüm hücrelerinin ürettiği lenf sıvısının doku aralarına verildiğini
belirten Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Atakent Hastanesi Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Vildan Çerçi, “Lenfatik damarlar bu
sıvıyı çekerek, lenf düğümlerinden süzüp kan dolaşımına iletiyor. Vücut
ihtiyacı olanı kullanıyor, kullanmadığını da idrarla dışarı atıyor. Lenf
düğümlerinin zarar görmesi sonucu ise drenaj yavaşlıyor. Gelen sıvı, aynı
hızla gidemediği için de kolda veya bacakta birikiyor” diyor.
Doğuştan da oluşabiliyor
Rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanseri
gibi jinekolojik rahatsızlıkların cerrahi tedavisinde metastazı önlemek için
lenf düğümleri alınıp, ardından radyoterapi uygulanıyor. Bu durum da
lenfatik sisteme zarar vererek, tek ya da iki bacakta ve ayakta şişmeye yol
açabiliyor. Lenfödem, doğuştan gelen nedenlerle de ortaya çıkabiliyor.
Kişide hiçbir sorun ya da cerrahi müdahale olmadığı halde lenf
düğümlerinin sayısı yetersiz, lenf yolları zayıf ve bozuk olabiliyor.
Yaşamın herhangi bir evresinde de bazı tetikleyiciler nedeniyle ortaya
çıkabiliyor. Ergenlik döneminde hızla büyümek, kilo almak, hamilelik
dönemi gibi metabolizmanın ve kilonun arttığı zamanlarda, lenfatik sistem
doğuştan yetersiz olduğu için kişide birden şişlik başlıyor.
Enfeksiyon oluşumu sağlığı tehdit
edebiliyor
Lenfödem bacak ve ayakların yanı sıra
kolda da görülebiliyor. Böyle bir tabloda hastalar; gerginlik, çekilme
hissi ve ağrı yaşayabiliyor. Bazen de hiçbir şey hissetmeden, yavaş yavaş
şişmeye başlıyor. Bu durum kolun herhangi bir yerinde; sırt, parmaklar,
dirsek ya da kolun üst tarafında başlayabiliyor.
Hastadan hastaya fark göstermesine rağmen, giderek tüm kolu içine aldığına
dikkat çeken Dr. Çerçi, bir süre sonra şişlik arttıkça lenf sıvısının
birikmesiyle başka risklerin de ortaya çıkmaya başladığını belirtiyor:
“Sonuçta, sağlığı tehdit edici enfeksiyon riski gündeme geliyor. Lenf
sıvısını, proteinden zengin ve duru bir göl gibi düşünmek gerekiyor. Bu
oluşum, mikroplar için bir besi yeri anlamına geliyor. Ciltten giren
üç-beş mikrop, birkaç gün içinde milyonlarca mikroba dönüşerek
enfeksiyon oluşturabiliyor. Ancak söz konusu enfeksiyon lokal kalmayarak kana
karışarak, hasta sağlığını tehdit edebiliyor.” Lenfödem tablosunun bu tür
etkileriyle mücadele etmektense, esasında hiç oluşmadan lenfödemi
önlemenin hedeflenmesi gerekiyor. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi
Atakent Hastanesi bünyesinde faaliyet gösteren “Lenfödem Tedavi Merkezi”nin
birincil önceliği de bu. Hastaların bu konuda bilinçlendirilmesine
çalışılıyor. Yakın zamanda bu amaca yönelik “Lenfödem Okulu” açılması
planlanıyor. Çünkü gerekli önlemler alınırsa, bu tablolarla asla
karşılaşılmıyor.
Tedavi tamamen elle uygulanıyor
Kol ya da bacakta, koltuk altı veya kasık
bölgesi hasar gördüğünde o kısımdaki lenf sıvısı drene olarak, kan
dolaşımına karışması yavaşlıyor. Ama öte yandan, ona en yakın taraftaki
koltuk altı ile kasık lenf düğümleri sağlam kalıp,
hasta kolun drenajını üstlenecek kapasiteye sahip oluyor. Normal şartlarda,
vücutta bu tür bir birbirine geçişin olmadığını ancak uygulanan tedaviyle
bu geçişin sağlandığını belirten Dr. Çerçi, “Lenfödem tedavisinde
uyguladığımız yöntem tamamen ellerle ve kazanılan tecrübeyle yapılıyor. Elde
ettiğimiz sonuçlarla da bunu başarabildiğimiz anlaşılıyor. Bu yolların
sayısı ve genişliği kişiden kişiye değişiyor. Bunların hepsi de tedavi
şeklini ve sonucu etkiliyor. Vücudun iki tarafı arasında ince ve sayıca az
olan kullanılmayan yollar, manuel terapiyle açılıp yenilerinin oluşmasına
olanak sağlıyor. Açılan yeni yolların doğru ve efektif olması tedavi
başarısını da olumlu etkiliyor. Hastalara da bu yöntemin basitleştirilmiş
şekli öğretiliyor ve onlardan günlük yaşantılarında tekrarlaması
isteniyor. Aksi halde sürekli hareket ettirilmeyen yollar bir süre sonra
kapanabiliyor. Bunun yanında hastaya egzersiz programı, bandajlama ve basınçlı
giysi öneriliyor” diyor.
İlaca gerek kalmıyor
Lenfödem tedavisi; boyundan başlayarak
koltuk altlarına ve kasıklara elle masaj uygulayarak yani baskı yaparak, lenf
düğümlerinin boşalmasını sağlıyor. Ardından derin lenf düğümleri
boşaltılıyor. Karın üzerine basınç uygulayarak hastanın derin nefes alması sağlanıyor. Sonrasında bunların
sıvazlanarak ciltten boşaltılan lenf düğümlerine doğru yönlendirildiğini
anlatan Dr. Çerçi, “Böylece vücutta, istenilen yöne doğru bir rezervuar
oluşturuluyor. Ödemli kol ya da bacaktaki sıvı bu rezervuara
yönlendiriliyor. Biriken sıvının vücuttan atılımı ise idrar yoluyla
sağlanıyor. Hastaların herhangi bir ilaç kullanmasına gerek kalmıyor” diyor.
Tedavi; hastanın durumuna göre, ortalama 2-10 hafta devam ediyor. Dr. Çerçi,
kol için bu kadar uzun döneme gerek olmasa da fil bacaklarda tedavinin
dört-altı ay sürebileceğini söylüyor. Hafta içi her gün, yaklaşık bir
saat süren masajın ardından bölgeye bandaj yapılıyor.
*Acıbadem Hayat dergisinden alınmıştır.