Bir yandan da eklenen hafta sonu kısıtlamaları fiziksel aktivitemizin azalmasına, yedikçe yemeye, oturdukça oturmaya sürükledi bizleri. Corona salgını öncesi sabah işe, okula gitmek ya da çocukları, eşimizi evden uğurlamak için erken kalkmalı, gün içinde koşuşturmalı, akşam da eve yorulmuş halde geldiğimiz bir hayatımız düzenimiz varken, şimdi tüm düzenimiz değişti. En basitinden trafikte geçirdiğimiz süre evde geçer hale geldi. Vücudumuzun biyolojik saati başka türlü işlemeye başladı salgın günlerinde. Peki bu ne gibi sonuçlar doğurdu? Acıbadem Üniversitesi, Nöroloji Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen anlatıyor…
KORONA SALGINI VE İNSOMNİYAK
Uyku bozuklukları bu salgının en önemli ve yorucu sonuçlarından biri oldu benim gördüğüm. Bu günlerde hastalarımın önemli bir kısmı uykusuzluk şikayeti ile geliyorlar. Uyku bozukluklarına neden olan hastalıkların birçok biçimi olmakla birlikte tüm toplumlarda en sık görüleni uykusuzluktur. Latince ismi ile namı değer insomnia. Peki Corona salgınında siz de insomniak oldunuz mu?
Uykusuzluk yaşayan bir kişi ile konuşurken bu şikayetin ne kadar süredir olduğunu sorarak başlamak lazım öykü almaya, sonrasında da bunu başlatacak bir yaşam olayı olup olmadığını sorgulamak lazım tabii. Kişinin kullandığı ilaçlar uykuyu etkiliyor olabilir, yeni başlanmış bir ilaç var mı? Gün içinde tüketilen kahve, çay, kola miktarı ve saatleri öğrenilmeli, beyni uyaran bu maddeler saatlerce sistemde kaldığı için uykuya geçişi zorlaştırabilirler. Bir diğer ve en önemli belirleyici ise kişinin uyku hijyenini yani Türkçe olarak uyku temizliğini ya da belki uyku sağlığı için gerekli kurallara uyup uymadığını sorgulamak ve eğer uymuyor ise bunları saptamak ve doğrusunu öğretmektir. Mesela yatak sadece uyumak içindir, eğer yatağa cep telefonunuzla gidiyorsanız uykuya geçmekte zorlanabilirsiniz. Beyniniz hala uyarı almaya devam ettiği için gündüz sürümünde kalıp uyanıklığı sürdürür. Keza televizyonu da istemiyoruz yatak odalarında, ancak isterseniz kitap okumanıza, meditasyon yapmanıza izin var. Beyninizi sakinleşmeye davet etmek, uyku sürümüne döndürmek için dış uyaran vermeyi sonlandırmanız gerekir.
İKİ FARKLI TİPTE UYKUSUZLUK VARDIR
Uykusuzluğun ne türde olduğunun anlaşılması da tedavi seçimi konusunda önemli bir belirleyicidir. Yani acaba kişi yatağa yatınca uykuyu başlatmakta mı zorlanmaktadır? Yatakta saatlerce koyun sayıp, aklında bin bir düşünce ile akıntıya kapılıp sürüklenmekte, anca sabah ezanı ile mi uykuya dalmayı başarmaktadır, ki yaşayanlar bilir bu oldukça yorucudur. Yoksa kafasını yastığa koyunca uyuyup gece üçte, birden sanki sekiz saat uyumuş gibi cin gibi uyanıp, bir daha uyumayı başarmakta zorlanmakta mıdır? Saatlerce yatakta sürünüp sabaha karşı dalıp, uyandığında dayak yemiş gibi yorgun mu kalkmaktadır? Görüldüğü üzere bunlar iki farklı tipte uykusuzluktur. Birincisinde kişi uykuyu başlatmakta, ikincisinde ise uykuyu sürdürmekte zorlanmaktadır. Bu iki tür uykusuzluğun tedavide kullanılan ilaçlar ve yaklaşım da değişiktir.
UYKUSUZLUKTAN KURTULMANIN EN İYİ YOLU
Peki uykusuzluktan kaçınmanın ya da kurtulmanın en iyi yolu nedir diye sorsanız bana, ne derim sizlere? İlaç mı, meditasyon mu, uyku hijyenine uymak mı, dua etmek mi, papatya ya da melisa çayı içmek mi? Evet elbette bunların hepsini tavsiye ederim ama benimle görüşmeye geldiğinizde en güçlü olarak vurgulayacağım fiziksel aktivitenizi arttırmak olacaktır. Yapılan bilimsel çalışmalar egzersizin uyku sağlığı için önemini göstermiştir. Yani Corona günlerinde evde ya da fırsat bulduğumuzda dış ortamda bol bol hareket ediyoruz. İyi bir uyku ile bu günleri atlatıp aydınlık günlere sağlıkla varıyoruz.
İLGİLİ İÇERİKLER