Erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseri en fazla görülüyor

2009 yılı verilerine göre ülkemizde ölüm nedenleri sıralamasında ikinci sırada yer alan kanserin hem dünyada hem de ülkemizde 2015 yılından itibaren 1. sıradaki ölüm nedeni olacağının düşünüldüğünü belirten Rektör Prof Dr. Kibar, “Bu nedenle ülke genelinde kayıt sisteminin güçlendirilerek, önceliklerin iyi belirlenmesi ve bu önceliklere yönelik tarama programları oluşturulmalı. Kanser hastalığının oluşmadan önlenmesinin sağlanması kanserle mücadelede en önemli hedeftir” dedi.

Türkiye’de aktif kanser kayıtçılığının 2004 yılından itibaren yapılmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Kibar, aktif kayıt verilerine göre ülkemizde erkeklerde en sık görülen ilk üç kanser türünün akciğer, prostat ve mesane kanseri iken kadınlarda ise meme, kolorektal ve tiroid kanseri olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Kibar, Kansere Gülümse Kulübü üyeleri tarafından yapılan röportajda şunları söyledi; “Bölgemizde en sık görülen kanser tipleri de ülke geneli ile uyumludur ve Türkiye istatistiklerinden farklı değildir. 2008 sonu itibariyle, Türkiye?de kanser insidansı, yüz binde erkeklerde yaklaşık 280, kadınlarda ise yaklaşık 172 olarak hesaplanmaktadır. Bu ülkemizde her yıl yeni 170 bin kanser teşhisi konulduğu anlamına gelmektedir. Hastanemiz bünyesinde bulunan kanser kayıt merkezimizin verilerine göre bir ayda yeni tanı alan tahmini hasta sayısı 150-200 arasında değişmektedir. Bunların yüzde 90?ı erişkin, yüzde 10’u çocuk hastadır.”

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi?ndeki kanser verilerine yönelik detaylı açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Kibar, kanser genetiği ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Rektör Prof. Dr. Kibar şunları kaydetti; ?Her üç insandan bir tanesi hayat döngüleri boyunca kanser tanısı alacaktır. Halbuki, kanser tanısı almış bireylerin sadece yaklaşık %10’u kalıtsal geçişli kansere yakalanmaktadır. Kalıtsal kanser, kansere yatkınlık sağlayan genetik bilgilerdeki değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Bu değişiklikler, aileler içinde nesilden nesle geçmektedir. Bu değişikliklere sahip bireylerin kanser geliştirme ihtimalleri artmıştır ve bu kişiler yatkınlıklarını çocuklarına da genler yoluyla aktarabilirler.

(CİHAN)

?

?

Başa dön tuşu