Cildi yaşlandıran etkenler nelerdir? Cildi yaşlandıran 12 faktör

Birçok şey cildimizin yaşlanmasına neden olur. Değiştiremeyeceğimiz bir şey doğal yaşlanma sürecidir. Zamanla hepimiz yüzümüzde görünür çizgiler oluşur. Yüzümüzün gençlik dolgunluğunun bir kısmını kaybetmesi doğaldır. Cildimizin inceldiğini ve kuruduğunu fark ederiz. Bu değişikliklerin zamanı kişiden kişiye göre değişir bunun başlıca sebebi sahip olduğumuz gendir. Bu tür yaşlanma biçimine içsel faktörler diyebiliriz. Cildimizi etkileyen başka bir yaşlanma türü de dışsal faktörlerdir. Çevremiz ve yaşam tarzı seçimlerimiz cildimizin erken yaşlanmasına neden olabilir. Bazı önlemler ve tedbirler alarak, bu tür yaşlanmanın cildimiz üzerindeki etkilerini yavaşlatabiliriz. Yaşlanmayı ne kadar iyi ve erken anlarsak o kadar iyi çözüm bulabiliriz. Öncelikle yaşlanmaya sebep olan bu faktörleri inceleyelim. Cildin yaşlanmasında rol oynayan faktörler nelerdir?  Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Doç. Dr. İbrahim Aşkar konu hakkında bilgiler verdi. İşte cildi yaşlandıran 12 faktör

Yaşlanmada rol oynayan faktörler

  • Genetik faktör: Yaşlanmaya yol açan engellenemeyen tek nedendir. Antioksidan enzimler DNA hasarını onarmada önemlidir ve vücut tarafından üretilebilir. Bu sayede yaşam boyunca DNA hasarlarını antioksidan enzimler tamir edebilir. Bu da genetik kapasite ile değişir. Bazı kişilerde doğuştan bu mekanizma bozuk olabilir. Erken yaşlanma dediğimiz durum ortaya çıkar.
  • Güneş ışınları: Cildimiz yaşlanırken, ne kadar çok güneş ışını ve UV ışınlarına maruz kalırsa, DNA hasarına bağlı olarak, hasarlı hücrelerin yerine yeni hücre üretimini daha da yavaşlatacaktır. Bu da yaşlanmayı o oranda hızlandırır. UV ışınları yaşlanmayı etkileyen en önemli çevresel faktördür. Birçok insan güneşten korunduğunu iddia etse de, solaryum, vitamin D üretimi için cildimiz güneş görsün bahanesiyle gereksiz oranda güneş altında kalma, iş nedeniyle güneş altında durma (inşaat, bahçe, tarım, balıkçılık gibi), köpek gezdirme, açık alanda yapılan sporlar, araç kullanımı gibi güneş altında yapılan aktiviteler UV ışınlarına maruz kalmayı arttırır. Bu durumda sürekli dışarı çıktıkça saat 10:00-15:00 arası koruma faktörü 50 olan güneş koruyucu kullanmak en doğru önleme yöntemidir. Ayrıca beyaz ışığın yoğun olduğu ortamlarda da koruma faktörü 50 olan güneş koruyucu kullanmalıdır.

  • Kirler ve toksinler: Hava kirliliği, çevre kirliliği, sağlıksız yiyecekler serbest oksijen radikallerini arttırır. Bu da vücutta oksidatif stresi arttırarak, derideki oksijeni ve kolajen-elastin üretimini azaltır. Ciltte lekelenme, hiperpigmentasyon, akne, kuruluk gibi cilt problemlerine yol açar. Yani ciltte yaşlanmayı hızlandırır. Doğal ve sağlıklı beslenme ve doğru şekilde yapılan spor serbest radikalleri mümkün olduğu kadar azaltacaktır.
  • Mimik kullanım sıklığı: Mimik hareketleri uzun yıllar boyunca sık kullanım ile ciltte derin mimik çizgileri oluşur. Zamanla bu çizgiler kalıcı hale gelip, derinleşir.
    5-Stres:        Kişinin yaşadığı stres, yoğun çalışma temposu ciltte yağlanma ve akne oluşumuna yol açarak, serbest radikaller vasıyası ile ciltteki toksik ortamı arttırır. Stres aynı zamanda stres hormonu kortizol salgısını da arttırır. Zincirleme olarak ciltte sebum artırırken, ciltaltı mikrosikülayonu ve cilt nem oranını azaltır. Böylece akne oluşumu artar ve daha yaşlı bir cilt ortaya çıkar.
  • Uykusuzluk veya uyku düzensizliği: Düzensiz uyku, büyüme hormonu ve güçlü bir anti oksidan olan melatonin hormunu salınımını bozar ve yaşlanmayı daha hızlandırır. Serbest radikallerin metabolize edilip, yok edilmesi de azalır. Vücudun kendini onardığı uyku sürecinin düzensizliği diğer hastalıkların da başlangıcını tetikler.
  • Sigara: Sigara içerdiği toksik maddeler nedeniyle, yaşlanmayı hızlandırır, ciltte kırışıklık artışı, mat görünüm ve hiperpigmentasyon gibi sorunlara yol açtığı uzun yıllardır bilinmektedir. Buna elektronik sigara ve nargile de dahildir.

  • Alkol: Alkol cilde gerekli besin maddelerini engelleyerek, cildin nem oranını azaltır. Sağlığa faydalı olarak bilinen kırmızı şarap (zengin antioksidan içeriğine sahip), fazla tüketildiğinde ciltte nem oranını azaltmaktadır. Alkol kullanımı fazla idrar çıkarılması ve su kaybına neden olur. Bu da ciltte kuruluk, çizgi oluşumu yaşlanmanın hızlanmasına yol açar. Aşırı alkol tüketimi karaciğerde metabolizmayı bozarak, ciltte pigmentasyon problemlerine neden olur. Alkolün A vitaminin azalmasına yol açıp, kolajen üretimini inhibite ettiği bildirilmektedir.
  • Kötü beslenme: Beslenme alışkanlıkları hem sağlığı hem de cilt yaşlanmasında direkt etkilidir. Kötü beslenme ciltte solgunluk, yüzeyel düzensizlik, kızarıklık, akne ve hızlı yaşlanmaya yol açar. Fazla karbohidrat tüketimi kolajen ve elastin parçalar ve ciltteki elastikiyeti azaltır. Beslenmede vitamin ve mineral açısından zengin meyve ve sebze yoksa, ciltte nem eksiği ortaya çıkar. Ayrıca, omega 3 yağ asiti zengini olan balık gibi deniz ürünleri ve lif bakımından zengin tahıl veya kuru baklagillere mutlaka beslenmeye dahil edilmelidir.
  • Kolajen kaybı: Yaşlanma ile birlikte fibroblast hücreleri kendilerini yenilemesi, kolajen ve elastin liflerinin üretimi azalır. Vücutta ana bağ dokusu parçası olan kolajen aynı zamanda kemik, tendon ve eklemlerde de bulunur. Dolayısıyla yaşlanma kemiklerin erimesi, eklem ve tendonların zayıflaması ile devam eder. (Kolajen nedir başlıklı yazımıza da bakabilirsiniz)

  • Kilo kaybı: Hızlı kilo alıp vermeler cilt ve ciltaltı dokusunda gevşeklikler hatta sarkmalara bile neden olabilmektedir. Bu da aşırı kilo alımları cildin esnemesine, elastikiyetini kaybetmesiyle oluşabilmektedir.
  • Dehidratasyon: Düzenli şekilde su içmeyi alışkanlık edinmeyen kişilerde ciltte kuruma ve yaşlanma belirtileri ortaya çıkar.

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Başa dön tuşu