Egzersiz yapmak ve besleyici bir diyet takip etmek gibi bazı alışkanlıklar sağlıklı yaşamın sırrı olarak görülüyor. Fakat yeni ve geniş ölçekli bir çalışma, orta yaşlı ve yaşlı yetişkinlerin bu karışıma eklemesi gereken başka bir yöntemin altını çiziyor: Öğrenme.
“Frontiers in Aging Neuroscience” dergisinde yayınlanan bir araştırma, herhangi bir yetişkin kursuna katılan kişilerin, ders almayan kişilere kıyasla beş yıl içinde demans geliştirme riskinin %19 daha düşük olduğunu öne sürmüş.
Çalışma, Birleşik Krallık Biobank’ta 2006 ile 2010 yılları arasında kayıt yaptıran, yaşları 40 ila 69 arasında olan 282.421 kişinin verilerini içeriyordu. Katılımcılar ortalama yedi yıl boyunca takip edildi. Katılımcıların yaklaşık %1,1’inde çalışma döneminde demans gelişti.
AKICI ZEKA
Araştırma ekibinin yöneticisi Dr. Zaldy Tan, araştırmacıların, yetişkin eğitimi derslerine katılanların ölçüm kriterinin, “zaman içinde değişen yeni bilgileri hatırlama yeteneği” olan “akıcı zeka” olduğunu söylüyor. “Kahvaltıda ne yedin?” veya “Bu hafta sonu ne yapıyorsun?” gibi soruların cevabı akıcı zeka örnekleri olarak kabul ediliyor.
KRİSTALİZE ZEKA
Bunun tersine, “kristalize zeka” ise bugün ve bundan 20 yıl sonra aynı olacak bilgilerdir; “Üniversiteye nerede gittin?” ve “Nerelisin?” sorularının yanıtları gibi.
Tan, “Akışkan zeka daha çok kısa süreli belleğe bağımlıdır… bu yüzden birçok hastamın hafif demans veya hafif bilişsel bozukluğu olanlar bile – kristalize zekaları harikadır” dedi.
Araştırmaya katılanların akıcı zekası yetişkin eğitimi derslerinin faydasını görmüş ve aynı şekilde sözel olmayan muhakeme performansları da gelişmiş. Tepki süreleri ve görsel-mekansal hafızaları ise aynı kalmış.
Bunların hepsi sağlıklı bir kavrayış yeteneğinin temel faktörleridir. Demansın en erken uyarı işaretlerinden bazıları arasında ise doğru kelimeyi bulmada zorluk ve cümle kurmada zorluk yer alıyor.
Tan, sonuçların aydınlatıcı olduğunu ancak şaşırtıcı olmadığını söyledi. “Çünkü, yaşlandıkça yeni şeyler öğrenme fırsatlarımızın azaldığını biliyoruz” diye açıklıyor.
Örneğin emekli olabilirsiniz, bu nedenle yeni şeyler öğrenmek için işyerinde olduğu kadar çok fırsatınız olmayabilir. Ya da çocuklarınız evinizin dışında yaşıyor olabilir, dolayısıyla bir aile kurmanın “zihinsel uyarımına” sahip değilsiniz.
“Yani, bu şeylerin hepsi bizi zorlamak için günlük hayatımızın içine yerleştirilmiş… ancak yaşamın ileriki dönemlerine, orta yaşın sonlarına ve sonrasına geçerken, yeterli entelektüel donanıma sahip olduğumuzdan emin olmak konusunda daha bilinçli olmalıyız. Öğrenmek ise zihinlerimizi sağlıklı tutmamızı sağlıyor,” diyor.
Tan, egzersiz yaparak kalplerimizi ve kaslarımızı sağlıklı tutmaya benzer şekilde, yeni bir şeyler öğrenmenin de zihnimizi çalıştırmanın bir yolu olduğunu söylüyor.
Ek olarak, konu bir derse katılmak olduğunda, oraya kendiniz gitmeniz, bu da zihinsel uyarım ve öğrenmeyi gerektirir. Derse nasıl gideceğinizi düşünmeli, rotanızı planlamalı ve oraya vardığınızda yeni insanlarla tanışmaya hazır olmalısınız. Yani tüm süreç bilişsel açıdan teşvik edici. Bu nedenle yüz yüze derslerin tercih edildiğini belirtiyor.
Ayrıca Tan, bunu beyninizi çapraz eğitime almak olarak düşünmeniz gerektiğini söyledi. Yetişkin kursları gibi aktivitelere katılmak önemli olsa da bunlar tek başına yeterli değildir. Tan’a göre beyninizi sağlıklı tutmak için yeterli uyku almak, kan basıncınızı kontrol etmek, egzersiz yapmak ve sigara içmemek gibi başka neler yapabileceğiniz konusunda doktorunuzla konuşmanız önemlidir.
Bu umut verici ve heyecan verici bir araştırma olsa da, çalışmanın yazarları, ikisi arasında doğrudan bir bağlantı olup olmadığını belirlemek için randomize kontrollü çalışmaların yapılması gerektiğini söylüyor.