Beslenmede kuşak farkı

Yazı: Gülru İncu

Sanayi devrimi, büyük buhran, dünya savaşları ve teknolojik devrimler kendi içlerinde birer çağ olarak adlandırılmasının dışında sonra gelen kuşaklar için de belirleyici bir rol üstleniyor ve böylece X, Y ve Z kuşağı dediğimiz kuşakları belirliyor. Son zamanlarda dillerden düşmeyen ‘kuşak farkı’ söylemine neden olan X, Y ve Z kuşakları doğaları gereği farklı konulara farklı yaklaşımlarıyla birbirinden ayrılıyor. Yaşam tarzları ve satın alma davranışları gibi beslenme alışkanlıkları da değişiyor. ‘En iyi eğitim alan nesil’ olarak da anılan ve 1965-1980 yılları arasında doğanları kapsayan X kuşağı, sağduyulu, empati gücü yüksek bir kuşak. Milenyum, Net Gen ya da Echo Boomers olarak da anılan Y kuşağı, 1981-1999 yılları arasını kapsıyor. Kural ve otoriteye takıntılı, bireyselliği uç noktada yaşamayı seven bir kuşak. Irksal ve etnik açıdan çok çeşitli. Z kuşağı ise 2000’den sonrasını kapsıyor. Teknolojiye çok uyumlular ama diğer yandan psikolojik bunalım örneklerinin tavan yaptığı bir nesil.

X Kuşağı, kızartmalar ve yo-yo diyetleri

Bilinçli beslenen insanlar için artık beslenme anlayışı, bir insanın her gün ne kadar meyve ve sebze yemesi gerektiğini bilmekten, çok fazla yağ ve çok fazla şekerin sağlığımıza gerçekten zarar verdiğini anlamaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Araştırmalar 1946-1964 yılları arasında doğanların oluşturduğu ‘baby boomers’ kuşağının çeşitli kötü beslenme alışkanlıklarına sahip olduğunu, örneğin kızartmalara çok düşkün olduğunu ortaya koyarken, X kuşağının yo-yo diyetlerine ve tatlılara ‘hayır’ diyemediğini gösteriyor. Sports International İstanbul Diyetisyeni Ebru Kahraman, X kuşağının genellikle öğünlerini sabah-akşam olarak belirlediğini, buğday ve buğday unu ile yapılan yağlı hamur işlerinin beslenmelerinde ağırlıklı olarak yer aldığını söylüyor. Bu kuşak, yaşadıkları bölgenin de etkisiyle beslenmelerini ağırlıklı olarak hayvansal ürünlerden sağlıyor. Boza, ayran, şerbet, şalgam, hoşaf ve kefir kullanımı ağırlıklı. En çok kullanılan sebzeler ise kabak, pancar, pırasa, havuç, soğan, sarımsak, turp, patlıcan ve ıspanak. Bulgur, pirinç, un, mercimek, fasulye ve nohut ise çok tüketilen tahıl ve baklagiller arasında. Yumurta, tavuk, peynir, süt, yoğurt, kaymak ve sakatat tüketimi de ağırlıkta. Sağlıklı beslenme alışkanlığına en yakın duran kuşağın Z kuşağı olduğunu söylemek şimdilik yanlış olmaz. Çikolata ve cipslerin yerine fındık ve meyveden ibaret atıştırmalıkları koyan, kalori hesabı yapan, diyetlere daha sıcak bakan bir kuşak bu. Sağlıklı beslenme konusunda trendleri takip eden bir kuşak olmasının yanı sıra sigara, alkol tüketimi ve hatta uyuşturucu kullanımı da yüksek. Bu da ne kadar sağlıklı oldukları konusuna bir soru işareti bırakmıyor değil! Bazı sosyologlar ise bir kuşağın ‘karakteristik’ olarak nitelendirilen genel özelliklerinin, sadece pazarlama stratejilerinden ibaret olduğunu savunuyor.

Y Kuşağı ve et ağırlıklı beslenme
Araştırmalar Y kuşağının beslenmesinde et ağırlıklı geleneksel mutfağın öne çıktığını gösteriyor. Bu kuşak sağlıklı beslenmeyi söylemde kabul ediyor ve doğru buluyor ama sağlıklı beslenmeyi tercih edenler çok fazla değil. Y kuşağında üç öğün yeme alışkanlığına rastlanıyor. Hayvansal yağları sık kullanan X kuşağının aksine bitkisel yağları tercih ediyor. Buna rağmen tatlı tüketimi aynı X kuşağında olduğu gibi hayli yaygın. Yine de genel anlamda sağlıklı beslenme konusunda dikkatliler. 59 ülkede 18-35 yaş arasında yapılan bir araştırma gençlerin etik ve ekolojik kökenlerine değer verdiğini ortaya koyuyor. Ashley Lutz, Business Insider dergisinde yayınlanan makalesinde sayıları az da olsa ABD’de artık abur cubur yemekten uzaklaşan, yapay içerikler yerine doğal içerikleri tercih eden bir gençlikten söz edildiğini söylüyor ama bu gençler düzenli bir beslenme alışkanlığına sahip değiller ve fast food’u tercih ediyorlar. Araştırmalar zamandan tasarruf ettiren atıştırmalıkların ünlü kahve zincirlerinde ya da süpermarket satışlarında arttığını gösteriyor. Sosis, pastırma, hamburger ve patates cipsi satışlarının büyük bölümü de Y ve Z kuşağına ait.

Z Kuşağı fast food’u seviyor
Z kuşağı, etnik çeşitliliğin en yüksek olduğu kuşak olduğu için küresel bağlamda yemek kültürü hakkındaki araştırmaların artacağı öngörüler arasında. Etnik mutfaklara daha sıcak bakıyor. Farklı kuşakların yeme alışkanlıkları üzerine araştırma yapan uzmanlar Z kuşağının tamamen teknoloji çağında büyüyen bir nesil olmalarının onların beslenme alışkanlıklarını direkt olarak etkilediğini, yedikleri yemeklerin nasıl yapıldığı, kimin pişirdiği, içinde ne olduğu, kaç kalori olduğu, besin değerlerinin ne olduğu gibi konuları merak ettiklerini söylüyor. Geçen yıl ABD’de yapılan bir araştırma Z kuşağı bireylerinin üçte ikisinin yalnızca tanıdıkları içerikleri içeren yiyecek ve içecekleri tercih ettiğini, üçte birinin de en az bir diyet ürününü denediğini gösteriyor. Buna rağmen diyet yapmaya mesafeliler. “Diyet yapıyorum” demek yerine “Süt ürünlerini tercih etmiyorum” şeklinde bir söylemi benimseme eğilimindeler. Diyetisyen Ebru Kahraman, Z kuşağının düzensiz beslendiğine, özellikle kahvaltıyı atladığına dikkat çekerek, pratik, hazır, genellikle fast food tarzı beslenmenin öne çıktığını söylüyor.

Geleneksel yaklaşımlar değişiyor
Beslenme araştırmaları X, Y ve Z kuşaklarının uzun süre belli bir yeme biçimine sadık kalmadığını da gösteriyor. Yerel mutfakları tercih edenler bir süre sonra glütensiz beslenmeyi ya da süt ürünlerini yememeyi tercih edebiliyor. Araştırmalar Z kuşağının gıda endüstrisinde köklü değişimlere neden olacağını gösteriyor. Amerikalı uzmanların bir kısmı günümüzde anne-baba ve çocukların aynı saatte sofraya oturma anlayışına işaret eden geleneksel mutfak kültürünün değişmeye başladığını, bunun yerine kişisel davranışların ve tercihlerin öne çıktığı bir yemek kültürünün söz konusu olduğunu gösteriyor. Kuşaklar arasında organik gıdalara yaklaşımda da farklılık var. Genç neslin büyük bir bölümü organik gıdaları daha sağlıklı buluyor ama eski kesimin yalnızca yüzde 39’u organik beslenmeyle ilgileniyor.

Başa dön tuşu