Batı Nil virüsü, sivrisinek kaynaklı hastalıklarından birisi. Virüs, çoğunlukla asemptomatik bir enfeksiyon yapar, ancak özellikle yaşlı bireylerde veya bağışıklık sistemi zayıf olanlarda ciddi komplikasyonlar meydana gelebilir. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof.Dr. Vedat Turhan Batı Nil Virüsü belirtileri, nedenleri, teşhisi, tedavisi ve korunma yollarına dair merak edilenleri detaylıca anlattı.
Batı Nil Virüsü Nedir?
Batı Nil Virüsü (BNV), Flaviviridae ailesine ait bir RNA virüsüdür ve genellikle sivrisinek ısırıklarıyla insanlara bulaşır. Virüs, çoğunlukla asemptomatik bir enfeksiyon yapar, ancak bazı vakalarda nöroinvaziv hastalıklara yol açabilir, özellikle yaşlı bireylerde veya bağışıklık sistemi zayıf olanlarda ciddi komplikasyonlar meydana gelebilir. Bilinmesi gereken husus BNV enfeksiyonunda çoğunlukla hastalar hiç belirti göstermez, ancak bu virüs ile enfekte vakaların % 20 kadarında hastalık belirtileri olabilir ve nadiren ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
BNV ilk olarak 1937 yılında Afrika kıtasında yer alan Uganda’da Batı Nil bölgesinde bir kadın hastadan izole edilmiştir. Kuşlarda (kargalar ve güvercinler), ilk defa 1953 yılında Nil Deltasında tanımlanmıştır. İnsan enfeksiyonları, dünya genelinde birçok ülkede 50 yıldan daha uzun süredir görülmektedir. Hastalık, çoğunlukla Afrika, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Batı Asya’da görülür. 2018 yılında Avrupa Bölgesinde ve komşu ülkelerinde vaka sayılarında artışlar görüldüğü bildirilmektedir.
Ülkemizde ise 2010 yılından beri BNV vaka bildirimleri olmaktadır. İlk vakaların teşhisi Manisa ilinde gerçekleşmiştir. İstanbul’da salgın düzeyindeki ilk vaka bildirimleri ise 2019 yılı temmuz ayında Esenyurt-Avcılar’da Prof.Dr. Vedat Turhan ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. Sonrasında bölgedeki ilçe sağlık müdürlükleri, yine ilçe ve büyükşehir belediyesi ekiplerinin çalışmalarıyla vakaların zamanında teşhis edilip çok yakından takip edilmesiyle ayrıca sivrisinek üreme alanlarının kontrol altına alınması ile birlikte milyonlarca kişinin yaşadığı ya da transit geçmekte olduğu bu bölgede salgının büyümesi önlenmiştir.
Batı Nil Virüsü Belirtileri Nelerdir?
Batı Nil Virüsü bulaştığında çoğu insan herhangi bir belirti göstermez. Ancak bazıları grip benzeri belirtiler yaşayabilir. Hastalarda ateş, ishal, ciltte kırmızı döküntüler, halsizlik, baş ağrısı ve vücut ağrıları gibi belirtiler görülebilmektedir. BNV hastaların %0,5-1’i gibi bir kısmında menenjit ya da ensefalit olarak tanımlanan beyin iltihabı ya da flask paralizi (gevşek felç) gibi daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve bu vakalar nadiren de olsa ölümcül seyredebilir. Bu durumlarda; baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, şuur kaybı, koma, titreme, nöbet, kas zayıflığı veya kas felçlerini içeren belirti ve bulgular ortaya çıkabilir. Şiddetli hastalıktan iyileşme birkaç hafta veya ay sürebilir. Bu virüs nedeniyle merkezi sinir sistemini etkileyen ciddi bir hastalığa yakalanan her 10 kişiden 1’i hayatını kaybetmektedir. Ayrıca bu hasta grubunda iyileşme olsa bile kalıcı nörolojik hasarlar da söz konusu olabilmektedir.
Batı Nil Virüsü Nedenleri Nelerdir?
BNV, özellikle Culex cinsi sivrisinekler tarafından taşınır. Bu sivrisinekler enfekte kuşlardan virüsü alır ve insanlara bulaştırır. İnsandan insana direkt bulaşma nadirdir ancak kan transfüzyonu, organ nakli veya anne sütü yoluyla bulaşma vakaları rapor edilmiştir.
Batı Nil Virüsü Nasıl Bulaşır?
BNV’nin ana bulaşma yolu enfekte sivrisinek ısırıklarıdır. Endemik bölgelerde, sivrisineklerin virüsü yayma olasılığı yüksektir. İnsanlar, kuşlar ve atlar gibi diğer türler, enfekte olduktan sonra virüs rezervuarları olabilirler yani BNV için bu canlılar taşıyıcı görevi yapabilirler. Ancak insanlardan başka kişilere bu virüs kolay kolay bulaşmaz, çünkü viremi dediğimiz kandaki virüs konsantrasyonu oldukça düşüktür.
Batı Nil Enfeksiyonu Tanısı Nasıl Koyulur?
Batı Nil Virüsü enfeksiyonu tanısı, klinik belirtilerle birlikte serum veya beyin omurilik sıvısında (BOS) virüse spesifik IgM antikorlarının saptanmasıyla konur. Ayrıca, bu virüse özgü BNV-PCR testi ve nörolojik belirtileri olan hastalarda MR ya da bilgisayarlı tomoğrafi gibi beyin görüntüleme yöntemleri de de tanı sürecinde kullanılabilir.
Batı Nil Enfeksiyonu Nasıl Tedavi Edilir?
BNV enfeksiyonu için spesifik bir antiviral tedavi yoktur. Tedavi genellikle destekleyicidir ve hastalığın ciddiyetine göre değişir. Hafif vakalar için semptomatik tedavi yeterli olabilir, çoğu kişi evde dinlenerek iyileşebilir ancak nörolojik tutulumu olan vakalarda hastaneye yatış ve yoğun bakım desteği gerekebilmektedir.
Batı Nil Virüsü’nden Nasıl Korunulur?
BNV enfeksiyonundan korunmanın en etkili yolu sivrisinek ısırıklarını önlemektir. Sivrisineklerin aktif olduğu saatlerde (güneş battıktan sonra ve gece saatlerinde) açık alanda fazla kalınmamalıdır, kalınması halinde kapalı giysiler giyilmelidir. Korunma açısından asıl olarak kişisel koruyucu önlemler, sivrisinek kovucu kullanımı, uzun kollu giysiler gibi uygun giysiler giyme, pencerelere ve kapılara sineklik takılması, özellikle sineklerin çok olduğu dönemlerde cibinlik kullanılması önemlidir.
Kapalı ortamlarda, hava dolaşımı yaratacak vantilatör, klima gibi cihazlar kullanılmalıdır. Sivrisinek üreme alanlarının mümkün olduğunca azaltılması gerekmektedir. Bunun için öncelikle sivrisineklerin üreyebileceği su birikintilerini yok etmek, su derelerini ve su kanallarını ıslah etmek uygun olacaktır. Kişiler en azından evlerinin ve iş yerlerinin etrafında içinde su birikintisi oluşabilecek lastik, saksı, varil, çöp kutuları, boş teneke vb cisim ya da malzemeleri açıkta bırakmamaya özen göstermelidirler. Suyu biriktiren kap ve oyuncaklardaki sular boşaltılmalı, kullanılmadığında ters çevrilmelidir.
Hayvan sulukları ve yalakları düzenli olarak temizlenmeli, içindeki sular haftada en az üç kez değiştirilmelidir. Açık foseptik çukurlar kapatılmalıdır. Özellikle kırsal kesimlerde hayvan gübresinin kullanıldığı bağ- bahçelik alanlar ile dere yatakları gibi riskli alanlarda sineklerle ilaçlı mücadeleden de yararlanılabilir.
Ayrıca, BNV enfeksiyonu açısından endemik bölgelerde bulunan kan bağışları dikkatle ele alınmalı ve değerlendirilmelidir.