Didem Karagenç, erkek hâkim bir alanda gözü kara bir bayan.. Çocukluğunda başlayan top merakı ve mahalledeki erkeklerin onu ekibe almasına ikna ederek başlayan futbol hayatı büyük başarılara imza atarak devam ediyor. Türkiye Bayan Ulusal Futbol Ekibi kaptanlığına kadar yükselen Didem Karagenç, şimdilerde bayan futbolcuların güçlendirilmesini amaçlayan Visa'nın sponsorluğu ile mesleğini apayrı bir noktaya taşıyor.
Kadın gücüne, bayanların hayatın her alanında daha çok var olmalarına inanarak, seslerinin gür çıkmasına takviye vermekten gurur duyuyoruz. Artık de, onlardan biri olan Didem Karagenç'in genç kuşaklara ve günümüz bayanlarına ilham, gurur ve güç vererek, hayallerine sıkı sıkıya sarılmasına sebep olacak kıssasını okumaya davet ediyoruz…
ELLE: Futbol topu ile nasıl buluştunuz? Genelde erkekler kızlarla oynamak istemez…
Didem Karagenç: Futbola ilgim ailem tarafından keşfedildi. Her çocuk üzere oyuncaklarım , bebeklerim ve toplarım vardı. Topu gördüğüm vakit heyecanlanıyordum ve daima topun peşinden koşmak istiyordum. Biraz büyüyüp sokakta oynama yaşımız geldiğinde futbol oynamak için kuzenimle mahalleye gittik, lakin o vakitler mahalledeki çocuklar beni oyunlarına dahil etmiyorlardı. Bir kız ile oynamak istemediler. Kuzenim bu duruma üzülse de benim de futbol oynayabildiğimi anlatmaya çalışsa bile şimdi ön yargıları kırabilecek yaşta değildi. Fakat ben kuzenimle birlikte futbol oynamak için mahalleye inmeye devam ettim. Bir gün çocuklardan biri gelmedi. Beni grupların eşitlenmesi için oyuna dahil ettiler. Ben de kendimi göstermek istiyordum. Oynadıktan sonra onlar kadar oynayabildiğimi hatta kimilerinden daha güzel olduğumu onlara gösterdim. Artık oyuna alınmayan oyuncu değil meskenden oyuna çağırılan oyuncu oldum.
ELLE: Bayan futbolcu olmanın avantajları ve zorlukları nelerdir?
D.K: Futbol oynadığım için her vakit erkeklerin ortasında büyüdüm. Ailem hiç bir vakit futbol oynamama hatta tek kız olarak erkeklerin içinde futbol oynamama karışmadı. Bu hususta beni destekledi lakin etrafımızda bir kızın futbol oynaması çok beğenilen karşılanmıyordu. Futbolu yalnızca erkekler oynar algısını toplumumuz bize dayattırdığı için erkekler kadar rahat futbol oynayamıyordum. Bu algıyı kırmak için de herkese kendimi tabir ederek futbola olan tutkumu ve sevgimi açıklamak zorunda kalıyordum. Zira lakin o vakit onlarla rahat bir biçimde futbol oynayabilirdim. Bu algım büyüdükçe değişti zira şu an erkek arkadaşlarımın içinden yalnızca benim futbol tutkum devam ediyor, bayanların bir işi tutkulu yapmalarına kimsenin mahzur olamayacağını öğrendim ve artık Bayan Ulusal Futbol Ekibinin kaptanlığı misyonunu yapıyorum. Çok sıkıntı devirlerdi lakin her vakit için inandığım ve keyifli olduğum tutkumun peşinden giderek ve ailemin bana verdiği takviyesi sayesinde bu zorlukların üstesinden geldim.
ELLE: Team Visa’ya katılma süreciniz nasıl yaşandı?
D.K: Team Visa tarafından Londra dan arandım ve Team Visa'ya katılma teklifi aldım. Hem kendi amaçlarımın bir üst düzeye taşınmasının hem de bayan futbolunun gelişimi ve bilinirliliği için adımlar atıyor olmanın heyecanını yasadım. Hiç düşünmeden kadrolarına dahil olmaya karar verdim ve Team Visa Futbolcusu oldum.
ELLE: Team Visa’ya katılan birinci Türk bayan futbolcusu olduğunuzun haberini aldığınızda aklınızdan birinci olarak neler geçti?
D.K: Çok heyecanlandım, bana inandıkları için çok keyifli oldum. Team Visa ekibine katılan 13 futbolcu kendi ülkelerinin en güzelleri, Visa’ya katılmadan evvel hepsini yakından takip ediyordum. Türkiye’ deki Team Visa futbolcusu olarak Visa'yı temsil etmek beni çok gururlandırıyor.
ELLE: Team Visa’dan sonra daha çok göz önünde olan bir isim oldunuz bu ömrünüzü ve futbol mesleğinizi nasıl etkiledi?
D.K: Yeni açıklanmamıza karşın söyleyebilirim ki çeşitli platformlarında atlet kimliğimle, Küresel ve saygın bir şirket olan Visa’nın dayanağı ile Visa atleti olarak görünüyor olmam bayan futbolunda üst bir motivasyon oluşturmak için değerli bir durum. İştiraki arttıracak ve bayan futbolunun bilinirliğinin, görünürlüğünün artması bakımından âlâ olacak.
ELLE: Günlük temponuz nasıl? Bir gününüz nasıl geçiyor?
D.K: Benim şu andaki hedeflerimden biri de, alttan yetişen oyuncularımıza rol model olabilmek. Türkiye'deki bayan futbolunun gelişimi için ipi göğüslemeye çalışan insanlardan biri olarak, küçük yaşta yetişen oyuncuların ellerinden tutarak onlara yardımcı olabilmek onlara gidecekleri yolda gerçek adımları gösterip daha süratli gelişimlerini sağlamada yardımcı olacaktır. Bu sebeple çok yorucu bir gün geçirebiliyorum. Sabahları öğretmenlik yaptığım okuluma gidiyorum, okuldan sonra idman yapmak için kulübüme gidiyorum. Tahlil uzmanı olarak Türkiye Futbol Federasyonu'nda vazife alıyorum. Alt yaş kümeleriyle turnuvalara gidiyorum ve onlara eğitimini aldığım ve bildiğim tüm bilgileri aktarmaya çalışıyorum. Bir yandanda master eğitimim için Bahçeşehir Üniversitesi'nde akşam derslerine katılıyorum. Eğitim verdiğim şahıslara yararlı olabilmek ismine eğitimime devam ediyorum. Bu nedenlerle belirli bir disiplinle çok çalışıyorum, yalnızca futbolda değil daha birçok alanda başarılı olmak, örnek olmak zorunda olduğumu biliyorum.
ELLE: Gelecekte mesleğinizi taşımak istediğiniz düzey nedir?
D.K: Futbolcu olarak hedeflerim ortasında yurt dışında futbol oynamak var. Beşiktaş ile şampiyonlar ligine katılıyoruz, burada ülkemizi en güzel halde temsil etmek ve ülkemize başarılarla dönmek istiyorum. Ulusal grupla birlikte Avrupa Şampiyonası eleme çeşidi oynayacağız, en başarılı biçimde ülkemizi temsil edip finallere katılmayı hedefliyoruz. Bunların dışında Bayan futbolunun gelişmesi için projeler üretip bunları faaliyete geçirmek istiyorum. Bayan futbolun da idare noktasında bulmak istiyorum. Yaşadığım tecrübelerden bahsettim gelecek kuşakların futbola olan tutkularını rahat yaşayabilmeleri, bayan futbolu gelişimi için daha fazla adım atmak istiyorum.
ELLE: Futbolcu olduğunuzu söylediğinde nasıl reaksiyonlar alıyorsunuz?
D.K: Türkiye’de Bayan Futbolu zor vakitler geçirdi. Bu süreçte ne kadar ilerleyebildiğimizi insanların verdiği yansılardan anlıyorum. Bir örnek verecek olursam, ‘Hangi spor branşını yapıyorsun?’ diye sorulan bir soruya futbol oynuyorum dediğimde aldığım reaksiyon: ‘Hangi futbol? Ayakla oynanan futbol mu?’ iken, şu an çok kişi benim hangi kadroda oynadığımı biliyor ve beni tanıyor. Bu gelişim, bilinirliğin artmasından geçti; artık artık ailelerin önlerinde örnekler var; ulusal grupta vazife alan bayan futbolcular, büyük ekiplerde hem okuyup hem futbol oynayan yahut hem çalışıp hem oynayan bayan futbolcular var.
ELLE: Hiç pes etmeyi düşündünüz mü? O anlarda sizi ayakta tutan şey neydi?
D.K: 13 yıldır lisanslı olarak futbol oynuyorum, birçok şampiyonluk, şampiyonlar ligi deneyimi yaşadım ve Ulusal grup formasını 90 kere giydim. Bayan futbolunun gelişim kademesinde tüm zorluklarıyla önyargılarıyla karşılaşan ve bu zorlukları aşmak için tüm gücümle uğraş veren bayan futbolculardan biriyim. Bu yolda uğraş ederken tabi ki bazen motivasyonunuzu kaybedebiliyorsunuz, tam da o devirde iken Visa tarafından arandım. Visa üzere küresel bir markanın bayan futbolunun gelişimi için dayanak vermesi benim ve bayan futbolcu arkadaşlarımın motivasyonunu ve inancını arttırdı.
ELLE: 90 dk. içinde seni en çok etkileyen ve unutamadığınız anlar hangileri?
D.K: Ulusal ekip oyuncusu olarak Türkiye için ter döküyor olmak, ülkemi tanıtmak, bu alanda muvaffakiyet kazanmak, ülkemizin kurtuluşunu ve bağımsızlık gayretini simgeleyen ulusal marşımızı çaldırabilmek gurur verici. Türkiye Ulusal ekip formasını farklı yaş kümelerinde 90 kere giyip ulusal maça çıktım. Birinci kere 15 yaşında giydiğimde çok heyecanlıydım Ulusal Marşımız okunurken ağlıyordum, bugün tekrar o formayı üstüme giydiğimde yeniden heyecanlanıyorum, duygulanıyorum ve seremonide Milli marşımız her okunduğunda gözlerim doluyor.
2018-2019 dönemi Beşiktaş ile Şampiyonluk yaşadık, puan ve averajlar eşit olduğu için lig bittikten sonra şampiyonluk maçı oynamak durumunda kaldık. Birtakım anlar vardır o maçın sizin için âlâ gideceğini hissedebilirsiniz bende o denli hissedip hocamla grup arkadaşlarımla bunu paylaştım. Bugün ya gol atacağım ya da asist yapacağım dedim, 1-0 kazandığımız maçta atılan golün asistini yaptım. O hissettiğiniz hislerin sahanın içinde gerçekleşmesi ve şampiyonluk yolunda ekibime olumlu tesir sağlamış olmasının memnunluğunu yaşamak benim için çok pahalı ve özeldi.
ELLE: Ülkemize bayan sportmenler kâfi takviyesi görüyor mu sizce?
D.K: Daha yolun çok başındayız gelişmek için, Avrupa düzeylerine gelebilmek için çok yolumuz var. Ben ve arkadaşlarım bu işin bu ülkede ki öncüleriyiz. Her bir röportajın her bir bildirinin çok değeri var.
Team Visa bu bahiste çok hoş bir örnek ve bizler için çok kıymetli. Medya dayanağı, medya takviyeleri ile bayan futbolunun medya aracılığıyla konutlara girmesi ailelerin bayan futbolu hakkında bilgilenmesini sağlayacak ve yalnızca erkekler futbol oynar algısını kıracak, bu durumda bayan futboluna talebi arttıracaktır. Talep doğrultusunda grup sayılarının artması, lisanslı bayan futbolcu sayısının artması, sonuçta ülkede bayan futbolunun gelişmesine sürat kazandıracaktır. Bayan futbolu son birkaç yılda bayanların her şeyi erkekler üzere yapabileceğine inanan beşerler ve firmalar sayesinde gelişiyor. Visa’nın, sportmenlerin düşlerine ulaşmalarında yardımcı olmak konusunda uzun ve muvaffakiyet hikayeleri ile dolu bir geçmişe sahip olduğunu, yıllar içinde, pek çok atletin Visa’nın sağladığı dayanaktan yararlandığını biliyorum. (Türkiye’de bayan futbolunun güçlendirilmesi ve desteklenmesi maksadıyla Avrupa'da 14 bayan futbolcunun dahil olduğu Team Visa programı kapsamına Türkiye’de benim sponsorluğumu üstlenmesi üzere.)
ELLE: Başarıyı getiren taktikleriniz nelerdir?
D.K: Çalışmak tabi ki başarılı olmakta çok kıymetli bir öge lakin ben çok değil daima çalışıyorum. Her alanda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Futbolun yetenek oyunundan çok son yıllarda akılla oynandığını düşünüyorum, bu fikrimden ötürü TFF’de Futbol Tahlil departmanında istekli olarak misyon alıyorum, futbol eğitimleri alıyorum ve eğitim veriyorum. İdmanlara 1 saat evvelden gidiyorum ekstra idmanlar yapıyorum. Futbolu çok seviyorum, futbol ile yaptığım her işten keyif alıyorum. Başarımın sırrı işime aşk ve tutku ile bağlı olmak. Futbol oynarken ki kazanma isteğim hırsım hayatın her noktasında zorluklarla başa çıkarken benim daha güçlü bir birey olmam açısından değerli rol oynadı. Spor yapan bireylerin kendine olan özgüvenleri daha fazladır. Lakin bayan olarak herkesin benimsemediği bir işi yapmak ve o işte başarılı olmuş olmak bana ziyadesiyle özgüven sağlıyor.
ELLE: Dünyada takip ettiğiniz futbolcular kimler?
D.K: Küçük yaşlarda futbol maçları izlemeye başaladım. Dünya kupası maçları yayınlanıyordu. Benim de orda bir tane idolum; Roberto Carlos vardı. Birinci formam ve şu ana kadar giydiğim tüm formalarımın numarası bu nedenle 3 oldu. Benim sol ayak olmam, Carlos’un sol ayaklı olması sol bek-sol açık mevkilerinde misyon alması, kendimle özdeşleştirdiğim bir durumdu. Oynamak istediğim biçimde futbol oynayan bir futbolcuydu, maçlarını olabildiğince izlerdim, kendimi ona nazaran geliştirmeye çalışırdım. Mevkimde ki tüm oyuncuları izlemeye çalışıyorum. Sol bek olarak en çok beğendiğim oyuncu Real Madrid kadrosunda Marcelo.
ELLE: Kendinizi 3 söz ile anlatmanızı istesek?
D.K: Hırslı,akılcı,tutkulu
