Tedavi
CIN 2 ya da CIN 3 saptandığında bölgenin dondurulması ya da lazer ile yakılması gibi yaklaşımlar bulunuyor. Ancak her iki yöntemde de patolojik tanı için gerekli materyal elde edilemiyor. Bu sebeple LEEP denilen yöntemle sorunlu olan bölge soğan zarı kalınlığında çıkartılıyor. İşlem sonrası patolojik tanı eğer daha ileri aşama değilse yapılması gereken fazladan bir müdahale kalmıyor. Gerek patolojik tanı sağlayabilme, gerekse tam iyileşme sağlayabilme özelliğinden dolayı LEEP tekniği son yıllarda en çok tercih edilen yöntem. Sadece lokal anestezi eşliğinde de uygulanabilen bu işlem hastanın isteğine bağlı olarak kısa süreli genel anestezi eşliğinde de yapılabiliyor. İşlem sonrası ilk smear alınması 6 ay sonra olup, sorun olmadığı gözlendiği durumlarda rutin jinekolojik takibe dönülebiliyor.
Kolposkopi
CIN 2 ya da CIN 3 gibi ileri hücresel bozukluklar gözlendiğinde direkt kolposkopik işlem uygulanıyor. Kolposkopi direkt tanı koymanın yanında biyopsi alınması gereken şüpheli alanların belirlenmesinde de faydalı bir ajan oluyor. Rahim ağzının özel bir mikroskop ile ayrıntılı olarak incelenmesi işlemi olan kolposkopide rahim ağzı özel bir solüsyon ile işleme tabi tutulduktan sonra yaklaşık 40-60 kat büyütme ile inceleniyor. Bu işlem tıpkı smear işlemi gibi ağrısız gerçekleşiyor. Bu inceleme sırasında gerek duyulduğu takdirde şüpheli bölgelerden biyopsi alınabiliyor. Bazı hekimler CIN 1 olan kadınları smear takibine almayı tercih etseler de genel yaklaşım altta olabilecek riskli bir HPV tipinin oluşturabileceği hızlı ilerlemeyi atlamamak için kolposkopi ve biyopsi yapılması oluyor. HPV DNA tiplemesi de HPV varlığında yapılması doğru olabilecek bir seçenek. Kolposkopi ve biyopsi sonucuna göre çıkacak CIN derecesine göre hasta doktorun vereceği karar doğrultusunda tedavi veya ameliyat edilebiliyor.
Kriyoterapi (Dondurma)
Anormal servikal hücrelerin Nitrous oxide ile dondurulup harap edilmesi anlamına geliyor. Muayenehane şartlarında yapılabilen ucuz, hızlı ve yan etkileri az olan bir metot. Son yıllarda çok sayıda jinekolog bu yöntemi daha da fazla tercih ediyor. Kolposkopik muayene sırasında tamamı görülebilen ve tedavi edilebilen lezyonlarda tahribat için en uygun seçenek. CIN 1 ve CIN 2 olan uygun hastalarda genellikle tercih ediliyor. Başarı oranı yüzde 80-90.
Koterizasyon (Yakma)
Elektrokoter ile rahim ağzının yakılarak tahribata uğratılması anlamına geliyor. Daha çok CIN 1 tedavisinde tercih edilen ucuz ve basit yöntemlerden biri… Başarı oranı yüzde 80-90. Ülkemizde CIN 1 vakalarında en sık uygulanan yöntem.
Lazer ablasyon
CO2 lazer tedavisi kriyoterapi için büyük olan lezyonlarda veya lezyonun rahim kanalına doğru ilerlediği durumlarda yapılıyor. Lazer ablasyonu lokal anestezi ile muayenehane şartlarında veya ameliyathanede yapılabiliyor. Lazer ablasyonu sonucu oluşan en sık komplikasyon kanama oluyor. Bu tedavi şeklinin başarı şansı yüzde 80-90. Ülkemizde yaygın olarak kullanılmıyor.
Leep konizasyon
Son yıllarda hem tedavi edici hem de tanıyı koymaya yardımcı olmasından dolayı en popüler ve tercih edilen tedavi yöntemi. Diğer basit tedavilere direnç gösteren CIN 1 hastalarında, CIN 2 ve CIN 3 çıkan tüm hastalarda ilk seçenek olarak tercih ediliyor. Lokal anestezi ile muayenehane şartlarında veya genel anestezi ile ameliyathanede de yapılabiliyor. Başarı oranı yüzde 90’dan fazla görülüyor. Tedavide ilk tercih olması tavsiye ediliyor.
Tedavi sonrası rutin kontrol
Herhangi bir derecede CIN nedeni ile tedavi edilen kadınların sonraki dönemde takipleri çok önemli. Tedaviden üç ay sonra mutlaka Pap Smear ve kolposkopik muayene yapılması gerekiyor. Üç ay bekleme ile serviksin tedavi sonrası iyileşmesi sağlanıyor. Smear’in normal olması ve kolposkopik muayenede daha önce var olan lezyonun görülmemesi sonucu Pap Smear üçer ay aralıklarla iki kez tekrarlanıyor. Bir yıl içinde üç normal Pap Smear sonucunun alınması tedavinin başarısını gösteriyor. CIN öyküsü olan kadınlar servikal kanser gelişmesi yönünden yüksek risk altında olduğu için yaşamlarının devamında smear’ın 6-12 ayda bir tekrarlanması gerekiyor.Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için çok önemli olan Pap Smear testini yaptırdınız. Sonuçlar elinizde… Doktorunuzun yorumlarını dinlerken biraz heyecanlıydınız ve söyledikleri pek aklınızda kalmadı. Hala yanıt bekleyen sorularınız var. Birçok kadının aklını kurcalayan bu sorulara cevap bulabilmek ve Pap Smear sonuçlarının ne ifade ettiğini daha iyi anlayabilmek için Kadın Hastalıkları&Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Serdar Koç’tan yardım istedik.
Yetersiz Smear
Bu tanıyı alan hastada ilk akla gelenler; smear alma işlemi sırasında fırçaya yeterli hücrenin gelmediği ya da seksüel yolla bulaşmamış olan sıradan bir enfeksiyonun varlığı oluyor. Böyle bir durumda enfeksiyonu ortadan kaldırmak için spesifik ya da genel bir antibiyotik tedavisi sonrası, genellikle bir ay sonra yeni bir smear alınıyor. Eğer elde edilen sonuç negatif ise rutin tarama programına dönülüyor. Tekrar edilen smear’de sonuç normal çıkmaz ise ilgili probleme yönelik prosedür işliyor.
Sınırda Smear
Sonuç sınırda çıktığında yine enfeksiyon tedavisi uygulanarak ya da hiçbir şey yapmadan bir ay bekleyip smear işlemini tekrar uygulamak gerekiyor.
Hekiminiz sizin için uygun olan tekrarlama tarihini bildirecektir. Bu tarihi geçirmeden testi tekrar etmeniz önem taşıyor.
Anormal Smear
Sonucun anormal çıkması alınan örnekte normal dışı hücrelerin gözlenmesi anlamına geliyor. Elde edilen hücrelerdeki değişimin tipine göre anormallik sınıflandırılıyor. Rutin alınan bir smear testi sonucunda veya HPV varlığında yapılan takipte Pap Smear testinde bazı hücresel değişikliklerin çıkması ile CIN 1, CIN 2 ya da CIN 3 tanısı konuluyor. Bu sınıflama rahim ağzının epitel olarak isimlendirilen üst dokusunu tutmadaki derinliğine göre yapılıyor.
CIN 1 Tanısı
CIN, Servikal Intraepitelyal Neoplazi’nin baş harflerinden oluşan bir kısaltma… Kanseri değil, kanser öncesi lezyonları ifade ediyor. Epitelyal yüzeyin yüzde 25’i tutulmuş ise CIN 1 (hafif displazi) tanısı konuluyor. Eğer hücresel değişim hafif ise (CIN 1) genellikle takip yeterli oluyor. 6 ayda bir smear sonucu negatifleşene kadar smear işlemi tekrarlanıyor.
Bu süreçte hücresel değişim bir ileri aşamaya geçerse o aşamaya yönelik aktif eyleme geçiliyor. Ancak iki smear sonucu halen CIN 1 devam ediyorsa artık kolposkopik inceleme uygun görülüyor.
CIN 2 veya CIN 3 Tanısı
Epitelin yüzde 50’si tutulmuş ise CIN 2 (orta derece displazi), yüzde 75’i veya daha fazlası tutulmuş ise CIN 3 (ağır displazi) olarak sınıflandırılıyor. CIN’in hafif formundan ağır formuna geçmesi için uzun yıllar gerekiyor. CIN 3 karsinoma in situ’ya yani rahim ağzı kanseri başlangıcına dönüşüyor ve en sonunda serviksin ilerlemiş kanseri oluşuyor.
CIN 2 ya da CIN 3 saptandığında bölgenin dondurulması ya da lazer ile yakılması gibi yaklaşımlar bulunuyor. Ancak her iki yöntemde de patolojik tanı için gerekli materyal elde edilemiyor. Bu sebeple LEEP denilen yöntemle sorunlu olan bölge soğan zarı kalınlığında çıkartılıyor. İşlem sonrası patolojik tanı eğer daha ileri aşama değilse yapılması gereken fazladan bir müdahale kalmıyor. Gerek patolojik tanı sağlayabilme, gerekse tam iyileşme sağlayabilme özelliğinden dolayı LEEP tekniği son yıllarda en çok tercih edilen yöntem. Sadece lokal anestezi eşliğinde de uygulanabilen bu işlem hastanın isteğine bağlı olarak kısa süreli genel anestezi eşliğinde de yapılabiliyor. İşlem sonrası ilk smear alınması 6 ay sonra olup, sorun olmadığı gözlendiği durumlarda rutin jinekolojik takibe dönülebiliyor.
Kolposkopi
CIN 2 ya da CIN 3 gibi ileri hücresel bozukluklar gözlendiğinde direkt kolposkopik işlem uygulanıyor. Kolposkopi direkt tanı koymanın yanında biyopsi alınması gereken şüpheli alanların belirlenmesinde de faydalı bir ajan oluyor. Rahim ağzının özel bir mikroskop ile ayrıntılı olarak incelenmesi işlemi olan kolposkopide rahim ağzı özel bir solüsyon ile işleme tabi tutulduktan sonra yaklaşık 40-60 kat büyütme ile inceleniyor. Bu işlem tıpkı smear işlemi gibi ağrısız gerçekleşiyor. Bu inceleme sırasında gerek duyulduğu takdirde şüpheli bölgelerden biyopsi alınabiliyor. Bazı hekimler CIN 1 olan kadınları smear takibine almayı tercih etseler de genel yaklaşım altta olabilecek riskli bir HPV tipinin oluşturabileceği hızlı ilerlemeyi atlamamak için kolposkopi ve biyopsi yapılması oluyor. HPV DNA tiplemesi de HPV varlığında yapılması doğru olabilecek bir seçenek. Kolposkopi ve biyopsi sonucuna göre çıkacak CIN derecesine göre hasta doktorun vereceği karar doğrultusunda tedavi veya ameliyat edilebiliyor.
Kriyoterapi (Dondurma)
Anormal servikal hücrelerin Nitrous oxide ile dondurulup harap edilmesi anlamına geliyor. Muayenehane şartlarında yapılabilen ucuz, hızlı ve yan etkileri az olan bir metot. Son yıllarda çok sayıda jinekolog bu yöntemi daha da fazla tercih ediyor. Kolposkopik muayene sırasında tamamı görülebilen ve tedavi edilebilen lezyonlarda tahribat için en uygun seçenek. CIN 1 ve CIN 2 olan uygun hastalarda genellikle tercih ediliyor. Başarı oranı yüzde 80-90.
Koterizasyon (Yakma)
Elektrokoter ile rahim ağzının yakılarak tahribata uğratılması anlamına geliyor. Daha çok CIN 1 tedavisinde tercih edilen ucuz ve basit yöntemlerden biri… Başarı oranı yüzde 80-90. Ülkemizde CIN 1 vakalarında en sık uygulanan yöntem.
Lazer ablasyon
CO2 lazer tedavisi kriyoterapi için büyük olan lezyonlarda veya lezyonun rahim kanalına doğru ilerlediği durumlarda yapılıyor. Lazer ablasyonu lokal anestezi ile muayenehane şartlarında veya ameliyathanede yapılabiliyor. Lazer ablasyonu sonucu oluşan en sık komplikasyon kanama oluyor. Bu tedavi şeklinin başarı şansı yüzde 80-90. Ülkemizde yaygın olarak kullanılmıyor.
Leep konizasyon
Son yıllarda hem tedavi edici hem de tanıyı koymaya yardımcı olmasından dolayı en popüler ve tercih edilen tedavi yöntemi. Diğer basit tedavilere direnç gösteren CIN 1 hastalarında, CIN 2 ve CIN 3 çıkan tüm hastalarda ilk seçenek olarak tercih ediliyor. Lokal anestezi ile muayenehane şartlarında veya genel anestezi ile ameliyathanede de yapılabiliyor. Başarı oranı yüzde 90’dan fazla görülüyor. Tedavide ilk tercih olması tavsiye ediliyor.
Tedavi sonrası rutin kontrol
Herhangi bir derecede CIN nedeni ile tedavi edilen kadınların sonraki dönemde takipleri çok önemli. Tedaviden üç ay sonra mutlaka Pap Smear ve kolposkopik muayene yapılması gerekiyor. Üç ay bekleme ile serviksin tedavi sonrası iyileşmesi sağlanıyor. Smear’in normal olması ve kolposkopik muayenede daha önce var olan lezyonun görülmemesi sonucu Pap Smear üçer ay aralıklarla iki kez tekrarlanıyor. Bir yıl içinde üç normal Pap Smear sonucunun alınması tedavinin başarısını gösteriyor. CIN öyküsü olan kadınlar servikal kanser gelişmesi yönünden yüksek risk altında olduğu için yaşamlarının devamında smear’ın 6-12 ayda bir tekrarlanması gerekiyor.Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için çok önemli olan Pap Smear testini yaptırdınız. Sonuçlar elinizde… Doktorunuzun yorumlarını dinlerken biraz heyecanlıydınız ve söyledikleri pek aklınızda kalmadı. Hala yanıt bekleyen sorularınız var. Birçok kadının aklını kurcalayan bu sorulara cevap bulabilmek ve Pap Smear sonuçlarının ne ifade ettiğini daha iyi anlayabilmek için Kadın Hastalıkları&Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Serdar Koç’tan yardım istedik.
Yetersiz Smear
Bu tanıyı alan hastada ilk akla gelenler; smear alma işlemi sırasında fırçaya yeterli hücrenin gelmediği ya da seksüel yolla bulaşmamış olan sıradan bir enfeksiyonun varlığı oluyor. Böyle bir durumda enfeksiyonu ortadan kaldırmak için spesifik ya da genel bir antibiyotik tedavisi sonrası, genellikle bir ay sonra yeni bir smear alınıyor. Eğer elde edilen sonuç negatif ise rutin tarama programına dönülüyor. Tekrar edilen smear’de sonuç normal çıkmaz ise ilgili probleme yönelik prosedür işliyor.
Sınırda Smear
Sonuç sınırda çıktığında yine enfeksiyon tedavisi uygulanarak ya da hiçbir şey yapmadan bir ay bekleyip smear işlemini tekrar uygulamak gerekiyor.
Hekiminiz sizin için uygun olan tekrarlama tarihini bildirecektir. Bu tarihi geçirmeden testi tekrar etmeniz önem taşıyor.
Anormal Smear
Sonucun anormal çıkması alınan örnekte normal dışı hücrelerin gözlenmesi anlamına geliyor. Elde edilen hücrelerdeki değişimin tipine göre anormallik sınıflandırılıyor. Rutin alınan bir smear testi sonucunda veya HPV varlığında yapılan takipte Pap Smear testinde bazı hücresel değişikliklerin çıkması ile CIN 1, CIN 2 ya da CIN 3 tanısı konuluyor. Bu sınıflama rahim ağzının epitel olarak isimlendirilen üst dokusunu tutmadaki derinliğine göre yapılıyor.
CIN 1 Tanısı
CIN, Servikal Intraepitelyal Neoplazi’nin baş harflerinden oluşan bir kısaltma… Kanseri değil, kanser öncesi lezyonları ifade ediyor. Epitelyal yüzeyin yüzde 25’i tutulmuş ise CIN 1 (hafif displazi) tanısı konuluyor. Eğer hücresel değişim hafif ise (CIN 1) genellikle takip yeterli oluyor. 6 ayda bir smear sonucu negatifleşene kadar smear işlemi tekrarlanıyor.
Bu süreçte hücresel değişim bir ileri aşamaya geçerse o aşamaya yönelik aktif eyleme geçiliyor. Ancak iki smear sonucu halen CIN 1 devam ediyorsa artık kolposkopik inceleme uygun görülüyor.
CIN 2 veya CIN 3 Tanısı
Epitelin yüzde 50’si tutulmuş ise CIN 2 (orta derece displazi), yüzde 75’i veya daha fazlası tutulmuş ise CIN 3 (ağır displazi) olarak sınıflandırılıyor. CIN’in hafif formundan ağır formuna geçmesi için uzun yıllar gerekiyor. CIN 3 karsinoma in situ’ya yani rahim ağzı kanseri başlangıcına dönüşüyor ve en sonunda serviksin ilerlemiş kanseri oluşuyor.