Ramazan süresince değişen öğün saatlerinin yerini, bayramın ilk günü itibarıyla tekrar eski beslenme düzeni almaya başlıyor. Özellikle hipertansiyon, kalp, diyabet ve obezite gibi sağlık sorunları olanlarda bayram coşkusu, yerini sıkıntılı günlere bırakabilir. Kardiyoloji Uzmanı Prof Dr Sinan Dağdelen kalp hastalarının bayramı sağlıklı geçirmeleri için nelere dikkat etmesi gerektiğini, neler yemesi neler yememesi gerektiğini anlattı.
Ramazan ayında oruç tutmak beslenme tarzındaki değişiklikler vücudumuzdaki hormonal ve kimyasal dengeleri değiştirecektir. Örneğin sabah ve tüm gün aç kalmaya 1 ay boyunca alışık olan vücuda bayram sabahı ile birlikte aşırı bir şekilde yüklenmek, midemizi zorlamak ve aşırı karbonhidratlı beslenmek, aniden mide-bağırsak sisteminde aşırı kan akımına ve bu şekilde kalbe giden kan akımının ise azalmasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda özellikle kalp damar hastalığı olanlar, kalp yetersizliği olanlar ve ciddi hipertansiyon hastalarında rahatsızlık oluşturabilir.
Ramazanda, kalp damar hastalıkları olupta oruç tutanların özellikle ramazana uygun olarak iftar ve sahur vakitlerinde ilaçlarını nasıl almaları gerektiğini hekimleri ile görüşmeleri gerekir. Aynı şekilde bayrama girerken ise ramazan öncesi dönemdeki ilaç şekillerine geri dönmeleri gerekir. Ancak ramazan ayında su ve tuz kaybetmiş veya kilo değişikliği olmuş bir kişide ilaçların dozlarında ve tertibinde değişiklik bazen yapmak gerekebilir. Mesela ramazandan önce kullandığı tansiyon ilaçları artık dozu yüksek gelebilir ve doz değişikliğine gitmek gerekebilir. Aynı durum kan sulandırıcılar ve ritim bozukluğu ilaçları içinde geçerlidir.
Oruç anında kan şekerinin düşmesi, vücut adrenalin seviyesinin artması, dolaşımın yavaşlaması, pıhtılaşma sisteminin bunların sonucunda aktifleşmesi, aşırı sıcakların da etkisi ile böbrek ve beyin kan akımının olumsuz etkilenmesi bu hasta grubunu istenmeyen sonuçlar ile karşı karşıya bırakabiliyor. Bu zincirleme reaksiyon sonucunda çarpıntı, ritim düzensizlikleri, tansiyonda yükselmeler, kalp yetersizliklerinde ve kalp damar hastalığının dengesinde bozulmalar yaşanabiliyor. Bayrama girerken ise bu beslenme düzeninin birden değişmesine vücudumuz tekrar adapte olmaya çalışır, bu nedenle dengeli beslenmek ve vücudumuzu birden yormamak gerekir.
Ramazan Bayramına kalp hastaları nasıl girmeli?
Ramazan bayramını, aslında dini ve kültürel vecibeleri bakımından algılamak ve buna göre yaşamak en doğrusudur. Bayramı, aniden ve devamlı karbonhidratlardan zengin bir Türk mutfağı ve yemek bayramı olarak düşünüp buna göre yaşamak hem kalp damar sağlığı bakımından ve hem de kültürel bakımdan çok yanlış olacaktır. Aşırı karbonhidrattan, aşırı yağdan ve fazla beslenmekten kaçınmak gerekir. Az ve sık yemek, sıvı gıdalara ağırlık vermek kalp damar hastalıkları açısından son derece önemlidir.
Bayram kahvaltısı ve diğer öğünlerde beslenme nasıl olmalı?
Bayram sabahı ağır bir kahvaltı yapmamak ve midemizi tam doldurmamak en doğrusudur. Kahvaltı yapacaksanız kan basıncınızın yükselmemesi için tuzlu peynir-zeytin veya salamura cinsi kahvaltılardan uzak durun. Tuzsuz peynir, zeytin, 2-3 ince dilim ekmek ve biraz patates veya bir kâse az yağlı yoğurt ve bir salata daha yararlı olabilir. Yine kahvaltıda haftada 2-3 adet yumurta yemeniz faydalı olacaktır. Çünkü bu dönemde protein ihtiyacı elzemdir, ancak fazla yumurta yemekten kaçınmalısınız. Aşırı koyu çay, 1 adetten fazla kahve veya neskafe gündüz çarpıntılarını artırabilir. Yemek aralarında bol sıvı alın, bunu hem sıvı içecekler olarak ve birazda sulu meyveler ile alabilirsiniz. Sigaradan ve sigara içilen ortamlardan mutlaka kaçının. Özellikle iftar sonrasında ardı ardına içilen sigaralar kalp krizini tetikleyebiliyor.
Ülkemizdeki yanlış alışkanlıklardan biriside geç yapılan kahvaltılar ve sonrasında bir kaç saat sonra hemen ağır bir öğlen yemeği aşırı ani insülin salgısına ve aşırı adrenalin salgılanmasına neden olacaktır, bu durum ise gerek tansiyon ve gerekse kalp damar hastalıkları bakımından son derece sakıncalı olacaktır. Mideye boşalması-dinlenmesi ve acıkması için fırsat tanımak gerekir, yemek için değil, acıktığımız ve ihtiyaç için yemek fikrini geliştirmek ve temel edinmek gerekir. Bu yemek alışkanlığı sadece kalp damar hastalıkları olanlar için değil, sağlıklı kişiler içinde geçerlidir. Bu yemek ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını edinmek için ille de hasta olmayı beklemek yanlıştır, çünkü esas olan ve en doğrusu vücudumuzu sağlıklı iken bunu koruyabilmektir. Sağlığımızı kaybettikten sonra tekrar korumak çok daha zordur, en değerli varlığımız sağlığımızdır.
Bayramda kalp hastalarına önerileriniz neler?
Aşırı sıcaktan, güneşten kaçınmalı ve sıvı kaybını bu şekilde azaltmalı, gün içinde ağır, yorucu ve aşırı stresli işler yapmaktan kaçınmalıdır. Aksi halde kalp hızı ve tansiyonda artış olabilir ve bu durum kalp damar spazmlarını tetikleyebilir. Özellikle ülkemizin güney ve kıyı bölgelerinde gün ortasında serin ortamlarda ve mümkünse gölge şartlarda zaman geçirmeli ve vücudunu dinlendirmek için hafif bir uykuya zaman ayırmalıdır. Oruçtan çıkmış bir bedenle, bayram süresince yorucu tatil şartlarından kaçınmalıdır. Sıcak günlerde, daha sıcak ve nemli ortamlar değil, mümkünse yayla gibi daha serin ortamlarda tatil yapmalıdır.