Horlama şikayetinden kurtulmak isteyen kişiler, çene-yüz protez uzmanı, KBB uzmanı, nörolog ve göğüs cerrahisi uzmanına başvurabilirler. Çene-yüz protezi uzmanı, diğer
branşlardan farklı olarak, horlama protezi ile horlama sorununu çözebiliyor.
Hastada tanı için adım adım neler yapılmalı?
Uyku testleri hastalığın teşhisinde oldukça etkili bir yöntem olmasına rağmen, ülkemizdeki uyku testi yapan merkezlerin azlığı, uyku testlerinin pahalı olması ve hastalığın teşhisinin zor olmasından dolayı, her zaman yapılması zorunlu değil. Klinik muayene ve ölçümler, hasta ve hasta yakınlarından alınacak bilgiler ile horlama teşhisi konulabiliyor.
Birçok tedavi seçeneğinden bahsediliyor. Doğru seçimi nasıl yapabiliriz?
Modern tıpta horlamanın üç türlü tedavi yöntemi var. İlki yumuşak damağa ve dile yapılan cerrahi uygulamalar… Bu yöntemde rahatsızlığın tekrarlama riski olduğu gibi her hastaya da uygulanamıyor. İkincisi gece yatarken kullanılan CPAP maskesi. Kullanımı zor, gürültülü ve pahalı olduğu için hastalar genellikle tercih etmiyorlar. Üçüncü yöntem ise, horlama protezi… Horlama protezleri geceleri uykuda kullanılıyor ve dişler üzerine oturtuluyor. Kişiye özel üretilen horlama protezi, alt çeneye ileri ve aşağı konum vererek, sarkmış olan dokuları tekrar eski gerginliklerine kavuşturup soluk yolunu açıyor. Bu sayede horlama veya uyku apnesini de engelliyor. Hastalık ne kadar erken evrede yakalanırsa tedavi süresi o kadar kısalıyor. Hastalar için en doğru seçimi uzman hekimin yapması gerekiyor.
Horlama protezi nasıl bir etki yaratıyor?
Geceleri uykuda kullanılan ve dişler üzerine oturan horlama protezi, alt çeneye ileri ve aşağı doğru sarkmış olan dokuları tekrar eski gerginliklerine kavuşturarak soluk yolunu açıyor, horlama ve uyku apnesini engelliyor. Hastalık ne kadar erken evrede yakalanırsa tedavi süresi o kadar kısalıyor.
Nasıl kullanılıyor?
Horlama protezinin kullanımı kolay ve rahat… Uyumadan önce, aynı boksör dişliği gibi dişlerin üzerine takılarak kullanılıyor. Hiçbir cerrahi müdahale gerektirmiyor. Kullanılmaya başlandığı andan itibaren horlama ve uyku apnesini azaltıyor veya kesiyor. Başarı oranı yüzde 90-95. Asıl etki 3-4 hafta içinde gözleniyor. Küçük bir protez kabına sığıyor ve her yere rahatlıkla taşınabiliyor. Kişiye özel hazırlanan protez diğer tedavi yöntemlerine göre ucuz olduğu için de tercih ediliyor.
Horlamayı önlemede yardımcı yaşam tarzı önlemleri neler?
Öncelikle kilo verilmesi, düzenli ve stressiz bir yaşam tarzının benimsenmesi ve spor yapılması horlamanın oluşmasını önemli oranda azaltıyor. Mümkün olduğunca yan yatmak, sigara ve alkol kullanımından uzak durmak da horlama sorununu en aza indirmekte önem taşıyor.Yazı: Yaprak Çetinkaya
Erkeklerde kadınlardan üç kat daha fazla görülen horlama sorunu hayatınızı kabusa mi çevirdi? Horlamayı önlemek için neler yapılabileceğini Dent Group’ta Çene Yüz Protezi Uzmanı Dr. Tuğrul Saygı ile konuştuk.
Horlamanın oluşum nedenlerini açıklar mısınız?
Öncelikle horlamanın ne olduğunu kısaca tanımlamak isterim. Horlama, özellikle kilo problemi olan erişkinlerde, dil, yumuşak damak ve küçük dilin gerginliğini kaybederek
soluk yolunu daraltması sonucunda, uyku sırasında nefes yolunun çıkardığı gürültülü sestir. Aslında horlamanın temelinde, oksijensizlik var. Amerikan Uyku Derneği, yoğun iş temposuna sahip insanların, stressiz bir yaşamı benimseyenlere göre üç kat daha fazla horlayabileceğini ifade etse de; bu hastalığın genetik ve fiziksel rahatsızlıklardan kaynaklanan nedenleri de mevcuttur. Obezite (kilo fazlalığı), kısa ve kalın boyna sahip olma, kalıtımsal geçiş (anne veya babada olması), alt çenenin normalden küçük ve geride olması, kötü alışkanlıklar (alkol ve sigara) uzun süreli antidepresan (sakinleştirici) kullanımını sayabiliriz.
En sık kimlerde görülüyor?
Horlama özellikle orta yaş ve üstündeki kilo fazlası olan erkeklerde daha çok gözleniyor. Ayrıca yoğun iş temposu da horlamaya neden oluyor. Amerikan Uyku Derneği’nin yaptığı çalışmalara göre; stres ve yoğun iş temposu altında çalışanların, düzenli, sakin bir iş hayatına sahip olanlara göre üç kat daha fazla horlama hastalığına yakalanma riski var. Kadınlarda horlama üç kat daha az gözlemleniyor. Yani erkeklere göre horlama konusunda daha şanslılar. Ancak menopoz ve menopoz sonrası dönemde, kadınlarda horlamanın görülmesi menopoz öncesi döneme göre dört kat daha fazla oluyor. Alkol ve sigara kullanımı gibi kötü alışkanlıklar da horlama riskini artırıyor.
Bu durum kişinin hayatında hangi alanları nasıl etkiliyor?
Horlamadan dolayı eşler ile yaşanan gerginlikler en çok karşılaşılan şikayetler oluyor. Hatta horlama yüzünden eşler arasındaki gerginlik, ne yazık ki boşanmaya kadar gidebiliyor. Aslına bakarsanız bu durum horlayan kişinin hayat kalitesini bozsa da, esasında kendi yaşadığı sorunlar daha önemli. Çünkü horlayan kişinin eşi ayrı odada yatsa veya kulağına tıkaç tıkasa belki eşinin gürültüsünü duymayacak. Fakat bu esnada horlayan kişi, bilinci kapalı olarak nefes almaya çalışmaya devam edecek. Normal bir gece uykusunun da 7-8 saat sürdüğünü düşünürsek, bu oldukça ciddi bir durum. Horlayan kişiler kaç saat uyurlarsa uyusunlar nefes almakta zorlandıkları için, genellikle sabahları yorgun ve bitkin kalkıyorlar. Boyunlarında aşırı terleme, ağız ve boğaz kuruluğu, bazı sabahlar da baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri ile uyanıyorlar. Dolayısıyla kişi kaliteli bir uyku uyuyamadıkça gün içinde daha çok yorgunluk ve bitkinlik yaşarken bu durum iş temposunun yoğunluğunu ve stresini daha çok hissetmesine neden oluyor. Yani horlama, kişinin
özel hayatından sosyal hayatına kadar her alanı etkileyebilen bir hastalıktır diyebiliriz.
Horlama ne zaman hastalık olarak kabul edilmeli ve bir uzmana başvurulmalı?
Öncelikle horlamanın ciddi bir uyku rahatsızlığı belirtisi olduğunun kabul edilmesi ve hastalığın daha ciddi bir safhaya geçmeden tedavi edilmesi gerekiyor. Horlayan bir insan, her ne kadar çevresindekilerin gürültü şikayeti nedeniyle rahatsız olsa da, kendi sağlığı ile ilgili ciddi bir sorunla karşı karşıya olabileceğini de bilmeli. Horlama kişilerin rahat nefes almasını engellediğinden, kalp kandaki bu oksijen açığını kapatmak için normalden daha fazla çalışıyor ve bu durum da uzun vadede hipertansiyon, aritmi, kalp krizi gibi tehlikeli kalp damar hastalıklarına yakalanmaya ve hatta uykuda ölümlere bile neden olabilir. Ayrıca, horlama sırasında beyin yeterli oksijen alamadığı için ani felç riski de önemli bir tehlike olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu olumsuz sonuçları yaşamamak için bir an önce uzman bir hekime görünmeli ve tedaviye erken dönemde başlanmalı.