Ege Üniversitesi (EÜ) Temel Tıp Bilimleri Fizyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurselen Toygar, bir insanın iyileşme gücünün tamamen kendisine ait olduğunu savunarak, “AİDS’ten kansere, gripten en büyük hastalığa kadar kişi iyileştirme gücünü kullanırsa hastalıklardan kurtulma şansı yüzde yüzdür” dedi.
Prof. Dr. Toygar, yaptığı açıklamada, hayata pozitif bakan, sorunları kafasına dert etmeyen kişilerin hastalığa yakalanma riskinin çok az olduğunu belirtti.
İnsanın bağışıklık sisteminin güçlü olmasının en iyi yolunun beyinden iyileştirici ve mutluluk verici hormonların salgılanması olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Toygar, bu hormonların salgılanması halinde bağışıklık sisteminin güçlünerek kişiyi hastalıklardan koruduğunu ifade etti.
Beyinden salgılanan, iyileştirici, mutluluk verici olan endorfin ve serotonin hormonlarının salgılanmasının sadece kişinin kendi elinde olduğunu vurgulayan Toygar, şöyle konuştu:
“Bir insanın iyileşme gücü tamamen kendisine aittir. AİDS’ten kansere, gripten en büyük hastalığa kadar kişi iyileştirme gücünü kullanırsa hastalıklardan kurtulma şansı yüzde yüzdür. Endorfin ve serotonini salgılatmak insanın kendisine aittir. Dışardan biri yapamaz. Beyine verilen emirle olur. Bu hormonun salgılanması bağışıklık sistemini güçlendirerek kişiyi hastalıklara karşı korur. Kişilerin bazı seneler “Bu sene gripten, nezleden hiç kurtulamadım” ya da “Çok hasta oldum” gibi şikayetlerini duyarız. Bir başka sene ise “Bu yıla hasta olmadan atlattım” derler. Sürekli hasta olunan zamana bakıldığında bunun temelinde bilinç altında çözemediğimiz bir problem, stres vardır. Hasta olmadığımız döneme bakarsak stresten, sorunlardan uzak bir dönem geçirildiği görülür.
Yine örnek verirsek iki kişi sarılık oluyor. Bu iki kişinin sarılık virüsünü aldıktan sonra bir tanesinde riskli hepatit ortaya çıkıyor, diğeri ise taşıyıcı oluyor. Çünkü vücut onla mücadele ediyor. Beyinsel olarak bu hormonlarla birlikte mücadele ettiği zaman o virüsler vücutta yer bulamıyor. Kanserde de böyle. Bir fizyolog olarak iddia ediyorum ki bütün hastalıklarda kanser dahil hastalığın iyileşmesinde doktor ve ilacın etkisi yüzde 20 etkilidir. Yüzde 80’inde ise insanın kendisi etkilidir. Tabi ki bu yanlış anlaşılmasın. Medikal cerrahi, tedaviler çok önemlidir. Hastalar mutlaka cerrahi girişimlerini yaptıracak, tedavisini yaptıracak ancak beyniyle de hastalıkla mücadele edecek. Yine iki göğüs kanseri hastası da aynı tedaviyi alıyor birini kaybediyoruz ama diğeri kanseri yeniyor. Kanseri yenen kişinin ‘Kendime hobiler buldum. Yaşama sevincimi kaybetmedim. Hastalığı yeneceğime inandım’ dediğini göreceksiniz.”
“Her insanda günde 100 tane kanser hücresi ürüyor”
Her insanda kansere neden olan hücrelerin ürediğini ancak bunun kimi insanların vücudunda tutunamadığını, kimisinde ise çoğaldığını ifade eden Toygar, şöyle devam etti:
“Her insanda günde 100 tane kanser hücresi ürüyor. Herkesin kanser olma potansiyeli var. Önemli olan bunu aktif hale geçirmektir. Kansere neden olan hücreler hüzünlü, stresli, hayata kara gözlüklerle bakan kişilerde çoğalırken, mutlu, beyin gücünü kullanabilen insanlarda yer bulamıyor. Kanser hücresini tetikleyici, hazırlayıcı faktörlerin başında stres geliyor. Daha sonra alkol, sigara, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar. Stres, hücrelerimizde dezanformasyon yaparsa ve etkilerse bağışıklık sistemi de düşmüşse bu hücreler çoğalır. İnsanın
kendisini iyileştirici güce sahip olmasını sağlayan endorfin ve serotonin hormonlarını kişinin kendisi ancak isterse salgılatabilir. Kişi sevdiği işi yapacak, hayatı sevecek, hayata mutlu bakacak, beyne pozitif mesajlar yollayacak. Sorunları mümkün olduğu kadar geri plana itecek ve dert etmeyecek. Strese girip, hayata olumsuz bakarsak beyne olumsuz mesajlar gönderirsek bir grip bile ağır hastalığa neden olur.”
AA