Çok şiddetli, kısa süreli baş dönmesi ataklarının, iç kulak kristal hastalığının belirtisi olabileceğini belirten Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı ve Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak, hastalıkla ilgili bilgiler de verdi.
İç kulak; dış ve orta kulaktan sonra gelen, kafatası kemiklerinden şakak kemiğinin en derinindeki, piramit şekilli en sert bölümde yer almaktadır. İç kulak kristal hastalığı, iç kulak kristallerinin yerinin değişmesiyle oluşur ve oldukça rahatsız edici, şiddetli baş dönmelerine neden olur.
Kafa travmaları veya geçirilen iç kulak viral enfeksiyonları sonucunda; yapışık haldeki kristaller yerlerinden koparak iç kulak sıvıları içinde serbest şekilde yüzer hale geçebilir. Bu durumda, yatay düzlemdeki hareketleri algılayan bölümden kopan kristaller, yarım daire kanalı bölgelerine kaçarsa bu, kristal hastalığına neden olur. Yerleşimleri nedeniyle doğal olarak kristaller en sık arka kanala, daha nadir olaraksa yan kanala kaçar. Teorik olarak üst kanala da kristal kaçması söz konusudur, ancak pozisyonu nedeniyle kristaller bu kanala kaçsa da kolayca geri çıkar. Arka kanal ve yan kanala kaçan kristaller ise, özel baş hareketleriyle çıkarılmalıdır.
Duyma sorununa neden olur mu?
İç kulak kristal hastalığında çok şiddetli, kısa süreli baş dönmesi atakları oluşur. Baş dönmesi, yatarken bir yandan diğer yana dönmeler ve/veya yukarı bakma ya da aşağı eğilmeler ile tetiklenir. Beraberinde işitme azalması, kulak çınlaması ya da uğultusu gibi yakınmalar yoktur. Dönme atakları dışında hayatı etkileyen başka bir probleme yol açmaz. Tedavisi için diyet yapmaya, ilaç kullanmaya ya da herhangi bir ameliyata gerek yoktur. Hastalığın odağı doğru anlaşılırsa, özel manevralar ile kolayca tedavi edilebilir.
Tanı nasıl konuyor?
Kristal hastalığın tanısında fiziki yöntemler kullanılırken, tanı aşamasında baş dönmesi şikayetiyle başvuran hastanın yakınmaları dikkatle sorgulanır, şikayetlerin başlayış ve oluş şekli aydınlatılır ve eşlik eden diğer yakınmalar etraflıca tespit edilir. Kulak-burun-boğaz muayenesi ve beyin-beyincik fonksiyonlarına yönelik nörolojik muayeneler yapılır. İç kulak hareket sensörlerinin fonksiyonları özel muayene yöntemleriyle incelenir. Sadece fiziki muayene yöntemleriyle tespit edilebilen kristal hastalığı için; kan testine, laboratuvar uygulamalarına ve filme gerek yoktur.
Kristal hastalığının tanısı için, serbest halde yüzen kristallerin hangi kulakta, hangi kanala kaçtığı tespit edilmelidir. Kristal hastalığının hangi kulakta olduğunun tespit edilmesi karışık fiziki muayene yöntemleri gerektirir ve her bir durumun incelenmesi için özel tanı manevraları vardır. Hastalık genellikle tek bir kulakta ve tek bir kanalın tutulumuyla görülse de, son derece karışık durumlarla da karşılaşılabilmektedir. Hastalığın tedavisi de yine fiziksel manevralarla, başka müdahaleye gerek olmadan yapılmaktadır.
Hastalığın takibi nasıl yapılmalı?
Düzeltici manevra sonrasında hasta, 2 hafta boyunca ani baş ve boyun hareketlerinden kaçınmalı ve tutulan kulak altta kalacak şekilde yatmamalıdır. Hastalar hayati tehlike yaratabilecek durum ve pozisyonlardan uzak durmalıdır. Yapılan kontrol muayenesinden sonra bulgular düzelmiş ise kısıtlamalara son verilir.
Kristal hastalığına ait yakınmalar, çeşitli manevra hareketleri ile tamamen düzelir, hastaların ek olarak herhangi bir ilaç kullanmalarına gerek yoktur. Ancak kristal hastalığına eşlik eden diğer denge yakınmalarının birlikte bulunması halinde, tanı için ek araştırmalar ve ilaç tedavileri gerekebilir. Kontrol muayenelerinde hastalığın devam ettiği tespit edilirse, düzeltici manevralar tekrarlanmalıdır. İki haftalık aralarla toplam üç kez düzeltici manevra yapılmasına rağmen hala yakınmalar devam ediyorsa mutlaka ayırıcı tanı çalışmaları yapılmalıdır.