Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Ayşe Filiz Koşar, grip vakalarında bilinçsiz ilaç kullanımına dikkati çekerek, “Herhangi bir antibiyotik, grip için çok etkili değil. Halk arasında en sık yapılan yanlışlardan biri de gribe karşı antibiyotik kullanmaktır” dedi.
Koşar, H1N1 ve diğer grip türlerine karşı alınacak önlemleri ve risk gruplarınıdeğerlendirdi. Normalde grip vakalarının belli aylarda görülen enfeksiyonlar olduğunu belirten Koşar, bu vakaların tamamının domuz gribi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Koşar, gribin nezleden farklı bir viral enfeksiyon hastalığı olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
“Bu mikroplar, bazı yaş ve hasta gruplarında daha ciddi enfeksiyonlara neden olup, ölümle sonuçlanabiliyor. Aslında her yıl grip salgınları yaşanıyor. Fakat bu yıl kaybedilen vaka sayısı daha fazla oldu. Grip nedeniyle başlayan olguların bir kısmında da H1N1 virüsü tespit ediliyor. Virüsün ismi H1N1 ama daha önceki salgında ‘domuz gribi’ olarak adlandırıldı. Bunu illaki domuz gribi olarak nitelendirmek gerekmiyor. Bu, enflüanza virüs ailesinden bir hastalık.”
Yüzde 100 sonuç vermese de grip aşısı öneriliyor
Koşar, grip vakalarının yılın belli dönemlerinde pik yaptığını anlatarak, “Genelde hastalığın en çok görüldüğü zamanlar kış aylarının başı ve ocak-şubat-mart dönemi” dedi.
Söz konusu dönemlerde daha ağır vakalar görüldüğünü aktaran Koşar, belli hasta gruplarına aşı önerdiklerini söyledi. Koşar, şöyle devam etti:
“Mesela KOAH hastaları, astımı olanlar, bağışıklık sisteminde sıkıntı olanların grip aşısı olmalarını öneriyoruz. Griple teması yüksek olan sağlık çalışanlarının da aşı olmaları gerekiyor. Aslında bu salgınları ve ciddi vakaları ocak ayından sonra gördüğümüz için aşının mevsimi kasım-aralık aylarına alınabilir hatta aşı olmamışlarsa şu anda bile önerilebilir. Aşı tam anlamıyla koruyuculuk sağlamıyor, aşının etkisi yüzde 70 civarıdır. O nedenle yaşanılan mevsim ve hava koşulları grip açısından risklidir.”
Grip aşılarının etkisinin, aşının içeriğiyle alakalı olduğunu, bu içeriğin de her yıl değiştiğini vurgulayan Koşar, “Aşıların içeriği bir önceki yılın salgınlarına göre tespit ediliyor. Grip, her yıl genetik özelliklerini değiştiren bir virüstür. Bu nedenle sizin olduğunuz aşının içinde o yılın etkeni olacak madde olacağını söylemek mümkün değil. Bu nedenle aşının etkisi yüzde 100 değil” diye konuştu.
Risk grupları
Koşar, herkesin gribe yakalanabileceğine dikkati çekerek, risk grupları hakkında şunları söyledi:
“Virüse karşı verilen tepki kişiden kişiye değişebiliyor. En hassas kişiler astım, KOAH hastaları, solunum yetersizliği olanlar, kronik böbrek yetmezliği olanlar, kemoterapi gören hastalar bu virüsten en çok etkilenen gruptur. Keza yaşlılar, kalp hastalığı ve nörolojik problemi olanlar risk grubu içinde yer alıyor.”
Gripten korunma yolları
TÜSAD Başkanı Koşar, gripten korunma yolları hakkında şu tavsiyelerde bulundu:
“El yıkama alışkanlığı gripten korunma aşamasında en iyi önlemdir. Metropollerde insanlar sayısız yere temasta bulunuyor. Bindiğimiz otobüsler, kalabalık ortamlarda bu virüsleri alma riski daha fazladır. Herhangi bir antibiyotik grip için çok etkili değil. Halk arasında en sık yapılan yanlışlardan biri de gribe karşı antibiyotik kullanmaktır. Bağışıklık sistemini dirençli tutmak gerekir. Meyve ve yeşil sebzeler tüketilmelidir. Eğer grip olunursa belli bir dönem istirahat etmek ve destek tedavileri dışında bir önlemi yok. Ciddi vakalarda ise ilaç tedavisi uygulanıyor.” (AA)