Adını bir spor dalı olan tenisten alsa da özellikle ritmik hareketleri tekrarlayanların hastalığı olarak bilinen ‘Tenisçi Dirseği’ni Hisar Intercontinental Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Bülent Çapar ile konuştuk…
Tıptaki adı Lateral Epikondilit olan ve halk arasında tenisçi dirseği olarak bilinen bu ortopedik rahatsızlığın, el bileği ve parmak hareketlerini sağlayan kasların üst uç yapışma noktası olan dirseğin dış yan bölümünde mikro yırtıklar oluşmasından kaynaklandığını dile getiren Op. Dr. Bülent Çapar; ‘Mikro yırtıkların oluştuğu bu bölüm parmaklarımızı açmamızı, el bileğimizi kaldırmamızı sağlayan kas grubunun dış taraftaki kemiğe yapıştığı bölümdür. Kasların kendileri çok iyi kanlanır, ama kas yapışma noktaları ve kasların uzantıları olan tendonlar dediğimiz bağ yapıları çok iyi kanlanmaz. Çok iyi kanlanmadıkları için, hasara bağlı olarak iyileşme süreci de geç veya kötü olur. Tenisçi dirseği adını vermemizin nedeni sıklıkla yanlış backhand vuruş yapan tenisçilerde gördüğümüz içindir. Backhand vuruşu normalde omuzla yapılması gereken bir hareketken; kişi sadece dirseğini ve ön kolunu kullanırsa kas yapısını fazla zorladığı için orada mikro yırtıklar oluşabilir. Vücut onu iyileştirmeye çalışsa da iyileştiremez. Terminoloji olarak bakıldığında Lateral Epikondilit sanki iltihabi bir yanıt gibi düşünülür, ağrı kesici verilerek çözülmeye çalışılsa da aslında o bir iltihabi yanıt değildir; bir iyileşme problemidir. Rahatsızlığın derecesi ve evresi kişiden kişiye değişmekle birlikte; hasta en çok bir şeyleri kaldıramamak, tornavida çevirememek, bulaşık yıkayamamak, cam silememek gibi basit hareketleri bile yapamadığını dile getirerek hekime başvurur. El bileği ve parmakları yöneten ön kol ekstansetelerinin hepsinin ritmik hareketlerle kullanılması nedeniyle oluşan bu ağrı hissedildiği ilk anda hekime başvurulmalıdır. Böyle bir durumda ilk tedavi istirahattır. Ancak ağrıya rağmen kolunuzu kullanmaya devam eder; ağrı kesici alırsanız, üzerini örterseniz. Çünkü ağrı kesici tedavi edici değil; sadece üzerini örtücüdür. Bu şekilde o dokuda hasar devam eder ve ağrı şiddeti gittikçe artar. Bir şey kaldırmak, bir şey temizlemek değil; kalem tutma gibi en ufak harekette bile ağrı başlar. İstirahatla beraber epikondilit dediğimiz dirseğe yerleştirilen bantlarla dirsekten parmaklara ve el bileğine uzanan kas grubunun hareketi sınırlandırılır. O bandın üst kısmındaki dirseğe yakın olan kas grubu çalışmaz veya daha az çalışır. Bu uygulamaya rağmen ağrı geçmiyorsa kortizon enjeksiyonu uygulanır. Hasta ağrıyı hissetmediği zaman el bileğini kullanmaya ve günlük yaşantısını devam ettirmeye başlar. Kortizonun etkisi travmanın düzeyine göre kişiden kişiye değişir. Birkaç günle sınırlı olduğu gibi birkaç yıl da devam edebilir. Tedavide kullanılan yöntemlerden biri de hastanın kendi kanından iyileştirme faktörlerini teknolojik olarak ayırıp, o faktörleri direkt olarak hasarlı dokuya enjekte ettiğimiz PRP yöntemidir. PRP’nin yeterli olmadığı durumlarda cerrahi yönteme başvurulur. İyileşme problemi yaşayan bölge çıkartılarak kas dokusu direkt olarak kemiğe yapıştırılır. Rahatsızlığın tekrarlama ihtimali tamamen kişinin aktivitesine bağlıdır. Bu nedenle tenisçi dirseği problemi yaşamamak adına ritmik ve düzenli olan hareketleri dirsekten değil; bütün kola yayarak yapmak gerekir. El bileğinden sadece dirseğinize yüklendiğinizde problemi tekrar yaşama ihtimaliniz artar’ açıklamasında bulundu.