İlk anda kasların sadece hareket etmeye
yaradığı düşünülüyor. Oysa bundan çok daha fazlasını yapıyorlar. Dolayısıyla bu
yapıların sağlığını korumak için daha fazla emek harcamamız gerekiyor.
Vücudumuzun her yerinde farklı türde kaslar var ve bunlar değişik görevler
üstleniyor. Örneğin; kalp kası kan dolaşımını, bağırsaklardaki
beyaz renkli düz kaslar sindirim sisteminin hareketini, idrar torbasını
kavrayan kaslar idrar yapmayı, rahimdeki kaslar doğum eyleminin
gerçekleşmesini, diyafram da nefes alıp vermeyi sağlıyor. Damar cidarındaki
kaslar gerektiğinde damarların daralıp gevşemesini sağlayarak kan basıncını
kontrol ediyor. Bu örnekleri artırmanın mümkün olduğunu söyleyen Acıbadem Bursa
Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nadir Şener, kas yapısı ve
sağlığı hakkında sorulamızı yanıtlamaya geçmeden, “Bırakın diğer kasları,
ortopedinin alanına giren iskelet kasının bile onlarca görevi var. Vücut
ağırlığının neredeyse yarısını kaslar oluşturuyor çünkü vücutta 600’ün
üzerinde kas bulunuyor” diyor.
Ortopedinin alanına giren iskelet
kaslarının hareket dışındaki görevleri nedir?
İskelet kaslarının ya da daha geniş
tanımıyla kırmızı kasların ana görevi; hareketi, yürümeyi, oturup kalkmayı
sağlamak. Ancak sadece bununla da sınırlı değil. İskelet kasları her şeyden
önce vücudun dik durmasını sağlıyor. Eklemlerin stabilitesini ve vücudun
dengesini korumaya yardımcı oluyor. Özellikle batın bölgesinde, iç organları
koruyan bir kalkan görevi görüyor. Yüzdeki kaslar kişiliğimizin en
önemli kısmı olan mimiklerimizi oluştururken, bacaklardaki kas hareketleri
yukarıya doğru pompa görevi yaparak, toplardamarlardaki kan dolaşımına
katkıda bulunuyor. Göz çevresindeki kaslar gözün hareketini sağlayarak,
etrafı daha iyi görmeyi sağlıyor. Dil kasları konuşabilmek için
önemliyken, yemek yerken çene kasları, dışkılarken de karın kasları
faaliyete geçiyor. Kişi üşüdüğünde dahi kasları titreyerek vücut
ısısını artırmaya katkıda bulunuyor. Bunlar, kasların gözle görülen
etkileriyken bir de görünmeyen görevleri var.
Buradan, kasların hareketsizken de
faaliyetinin devam ettiğini mi anlamamız gerekiyor?
Elbette, hem de en önemli işi yapıyorlar.
Kaslar, çok yüksek oranda enerjiye ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle vücudun
enerji ocakları olan mitokondrilerin çok büyük kısmı kas hücrelerinde yer
alıyor. Dolayısıyla vücudun enerjisini sağlayan ve metabolizma hızını
belirleyen en önemli organlardan biri de kaslar oluyor.
Kaslar ile kilo verme arasında bir ilişki
olduğunu söylemek mümkün mü?
Hem de iki yönlü bir ilişki var.
Öncelikle ne kadar çok kasımız varsa metabolizma hızımız yani vücudumuzun
enerji harcayabilme kapasitesi o denli yüksek oluyor, bu da kilo kontrolüne
yardım ediyor. Diğer taraftan, kasların çokluğu yürümek gibi basit bir
egzersizle bile çok daha fazla enerji harcayarak, kalori yakıp kilo vermeyi
kolaylaştırıyor. Dolayısıyla kas yapısı güçlü olmayan birinin sadece
diyetle kilo verebilmesi kolay olmuyor.
Bu denli önemli fonksiyonları olan
kaslarımızı korumak için neler yapmamız gerekiyor?
Öncelikle onların önemini iyi kavramak
gerekiyor. Kas kaybetmek; daha az enerji üretmek, daha dengesiz yürümek, daha
sık düşmek, kötü görünümlü bir vücuda sahip olmak ve hatta daha çabuk
yaşlanmak anlamına geliyor. Çünkü yaşlanma ile hücrelerdeki mitokondrilerin
fonksiyonu arasındaki ilişkiyi araştıran çok sayıda çalışma var. Acaba kas
kitlesi azaldığından mı mitokondri fonksiyonları bozuluyor ve yaşlanma
hızlanıyor, yoksa mitokondri fonksiyonları bozulduğu için mi kas kitlesi
azalıyor? Bu halen tartışmalı bir konu ama muhtemelen ikisi de geçerli.
Mitokondrileri korumak, çok geniş ve ayrı bir konu ama kas kitlesini
korumanın bu dolaylı mekanizmayla yaşlılığa ve vücudun enerji üretiminin
yavaşlamasına engel olacağı da aşikar. O halde kas kitlemizi nasıl
koruyacağız derseniz! Araştırmalar gösteriyor ki 25 yaşından sonra her 10 yılda bir kas kitlemizin yüzde 3-10’unu
kaybediyoruz. Bunu önlemenin tek yolu da hareket etmekten geçiyor.
Beraberinde yeterli sıvı almak, kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi kas
kasılmasında gerekli minerallerin eksikliğinden kaçınmak, kas kitlesini koruyacak
kadar protein almak da kas sağlığı için önem taşıyor.
Kas kaybı yalnızca ileri yaş grubunda mı
görülüyor?
Eskiden belki öyleydi ama modern hayat
bizi çok daha hareketsiz kıldı. Dolayısıyla artık kaslarımızı çok daha erken
yaşta kaybetmeye başlıyoruz. Kaybetmesek bile kullanmama nedeniyle kasların
koordinasyonu, sonucunda da denge kaybediliyor. Ayrıca kötü duruş ve oturma
pozisyonlarından dolayı vücudun ön grubundaki kaslar çalışırken arka
gruptakiler ve sırt kasları zayıflıyor. Tüm bunlar da kişiye kas ağrıları,
daha sık düşme ve kilo alma şeklinde geri dönüyor. Maalesef bu sorunun
görülmesi çocukluğa kadar indi. Çocuklar artık sokakta oynamıyor ve daha az hareket ediyor. Daha yaşlanmayı
beklemeden kasları zayıf kalıyor. Beyin-kas koordinasyonu gelişmediğinden
denge oluşamıyor ve daha sık düşme sorunu yaşanıyor. Spor sakatlanmalarına
ve kırıklara sıklıkla maruz kalınıyor. Kasları zayıf kaldığı için daha az
enerji üretiyorlar ve daha kolay kilo alıyorlar. O yüzden özellikle
çocukların dışarıda daha fazla zaman geçirmesini ve daha fazla egzersiz
yapmasını sağlamak gerekiyor.
Kas kitlesinin azalması yaşlanmayı
hızlandırıyor
Hareket başta olmak üzere kaslar,
yaşamsal fonksiyonlar açısından büyük önem taşıyor. Özellikle modern
yaşamın getirdiği kolaylıklar nedeniyle daha az hareket etmek, egzersizden
uzak yaşamak kasların büyük kısmını kaybetmeye yol açabiliyor. Peki böyle
bir tabloda kişiyi neler bekliyor? Prof. Dr. Nadir Şener, öncelikle
yaşlılıkta ciddi sorunlar yaşanabileceğinin altını çizerek, şöyle devam
ediyor: “Genç yaşlarda kaslara özen göstermemek belki sadece daha fazla kas ağrısı, bozuk duruş, kötü bir
vücut görüntüsü ve kolay kilo alma gibi sorunlarla geçiştirilebiliyor
ama yaşlılıkta sorunlar çok daha ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Öncelikle
kas kitlesi azalacağı için denge bozuluyor ve sık düşmelere maruz
kalınıyor. Yaşlılıkta sık düşmek, kemik erimesiyle
birleştiğinde omurga, kalça ve el bileği kırıklarını da beraberinde
getiriyor. Bu tür rahatsızlıklar ameliyata yol açarak, hareketliliğin biraz
da azalmasına hatta hayati riske yol açıyor. Yaşlılıkta kas
kitlesinin azalması vücutta enerji üretiminin düşmesi, daha güçsüz ve
halsiz bir vücuda sahip olmak anlamına geliyor. Bu daha hareketsiz bir hayat
ile beraberinde yorgun ve depresyona açık bir ruh halini getiriyor. Yapılan
son dönem çalışmalar haklı çıkarsa, kas kitlesinin azalması mitokondri
fonksiyonlarının da bozulmasına, dolayısıyla kişide çabuk yaşlanmanın
görülmesine yol açıyor. Bu nedenle kaliteli yaş almak
için kasların korunmasının önemine dikkat çekiliyor.”
*Acıbadem Hayat dergisinden alınmıştır.
3 dakika okuma süresi