Nabız yüksekliği birçok tehlikeliyi beraberinde getirir. Peki, nabız yüksekliği neyi ifade eder? Çarpıntıya mı neden olur? Ne zaman tehlikelidir? Birçok merak edilen soruyu Kardiyoloji Uzmanı Dr. Demet Erciyes yanıtladı.
NABIZ YÜKSELMESİ NEYİ İFADE EDER?
Nabız, dakikadaki kalp atım sayısı olarak ifade edilir. Kalp, kanı pompalamak için her kasıldığında damar duvarına uygulanan basınç dışarıdan dokunulduğunda nabız olarak alınır. Nabız sayısı da kişiden kişiye ve aynı kişide farklı zamanda ya da şartlardaki ölçümlere göre değişiklik gösterir. Kalp, yaşamı devam ettirmek üzere dakikada belli miktarda kanı damar içine göndermek zorundadır. Eğer kasıldığında gönderdiği miktar düşükse bu sefer dakikadaki kasılma sayısı artacak ve bir dakika için göndermesi gereken kan miktarını karşılayacaktır. Dolayısıyla bu olay kalbin kasılma gücü ile yakından alakalıdır. Bu sebeple kalp yetersizliği olduğu zaman nabız yüksektir.
NORMAL NABIZ DEĞERİ NASIL OLMALI?
Dakikadaki kalp atım sayısını ifade eden nabız, normalde erişkinler için 60 ile 100 arasındadır. Dakikada 100’ün üzerinde olan atım sayısı taşikardi olarak tanımlanır ve kişi bunu çarpıntı olarak hisseder.
Nabız yükselmesi çarpıntıya sebep oluyor
Efor yapınca, heyecanlanınca, korku, stres, endişe anında adrenalin deşarjı ile nabız yükselir ve çarpıntı hissedilebilir. Bu tamamen normal bir durumdur. Dinlenince, ortaya çıkaran etki geçince kendiliğinden düzelir. Bazı kişilerde bu, panik atak şeklinde kendini ortaya çıkarabilir. Panik atak tetiklenince çarpıntı başlar, bu çarpıntıyı hisseden kişi daha çok paniğe kapılır, hayati kayıp korkusu ile çarpıntı daha da artar ve bu artış paniği de artıracağı için bir kısırdöngü oluşturur.
NABIZ YÜKSEKLİĞİ NELERİ TETİKLER?
Nabız yüksekliği direkt olarak çarpıntıya yol açar. Sigara, tütün, çay, kahve gibi kafeinli içecekler nabzı yükseltebilir ve çarpıntıyı tetikleyebilir. İnsülin direnci var ise acıkınca el ayak titremesi, şekerli bir şey yeme ihtiyacı ile ve açlık hipoglisemi ataklarında çarpıntı gözlenir. Benzer şekilde diyabet hastalarında da insülin dozu yüksek geldiğinde ya da uzun süre aç kalındığında kan şekerindeki düşmeye bağlı olarak taşikardi görülebilir. Ateş yükselirse de nabız yüksekliği gözlenebilir. Kansızlık da nabız yükseliğine neden olabilir. Bazen de böbreküstü bezinde nabız yüksekliğine sebep olan hormonları salgılayan tümörler bulunabilir, tiroid bezinin fazla çalışması da aynı şekilde kalbi fazla uyararak taşikardiye sebep olabilir. Kanda oksijen seviyesinin düşmesine yol açan akciğer hastalıkları, bronş açıcı bazı astım ilaçları, nezle akıntısını kesen bazı grip ilaçları, kortizon içeren ilaçlar, uyarıcı ilaçlar ve tabii ki yapısal kalp hastalıkları da nabız yüksekliğine yol açabilir.
TEHLİKE ÖNCEDEN ANLAŞILABİLİR Mİ?
Nabız yüksekliği şikâyeti kalbi, dolayısı ile vücudu yorar ve tedavi gerektirir. Ancak bazı taşikardiler ani hayati kayıplara yol açabilir. Bu tür aritmilerin önceden teşhisi hayati önem taşır. Karıncık denilen kalbin alt bölgesinden gelişen bazı çarpıntılar kalbin durmasına yol açabilir. Bu tehlikenin önceden tespiti mümkündür. Tanı yöntemlerinden biri olan elektrofizyolojik olarak adlandırılan incelemede hastanın damarından gönderilen kateterler yardımıyla kalbin iç elektriğinin ölçümleri alınır. Aritmiler laboratuvar ortamında tetiklenerek çeşitli ölçümler alınır.
Efor, EKG ve holter teşhis koymada ön plana çıkıyor
Nabız yüksekliğinin çeşidini ve sebebini saptamak için önemli olan hastanın şikâyeti olduğu anda çekilen EKG’dir. Çoğu zaman bunu yakalamak zordur. Bu amaçla holter adı verilen kayıt cihazı kullanılır. Bu cihaz hastaya takılır ve 24 saat boyunca veya daha fazla süre için kalp ritim kaydı alır. Kişi şikâyeti hissettiği zamanı not eder ve inceleme ona göre yapılır. Bazen de çarpıntı hissedildiği halde dakikadaki kalp atım sayısı yüksek değildir, ancak ritim bozukluğu söz konusudur ve hasta bunu çarpıntı olarak algılar ve tarif eder. Çarpıntıyı tespit etmek için bir diğer yöntem de efor testidir. Kalbin efora cevabı olarak nabız yükselir, bu esnada çarpıntı belirtisi ortaya çıkar ve istirahatte çekilen EKG’de gözükmeyen bazı değişiklikler gözlenebilir. Bazı ritim bozuklukları efor esnasında tetiklenebilir. Efor testi yapılırken aynı zamanda EKG kaydı da alındığı için kalp ritmindeki değişikliği aynı anda tespit edip teşhisi de koyulabilir.
KAN TAHLİLİ İLE TEŞHİS KONUR MU?
Kan biyokimya tahlili ile de çarpıntının sebepleri hakkında önemli bilgiler elde edilebilir. Rutin bakılan testlerin yanı sıra çarpıntıda rol oynayabilecek bazı değerler de tahlile eklenir. Örneğin kan sayımına ek olarak gerekirse demir, demir bağlama, depo demiri ve D vitamini, B12 gibi vitamin değerleri, sodyum, potasyum, magnezyum gibi elektrolitlerin değerleri, tiroid bezi fonksiyonlarını gösteren hormonlar, kan şekeri, insülin direncini belirten HOMA-IR değeri, böbrek üstü bezi hormonları da eklenerek detaylandırılır. Klinik duruma göre eklenecek testler arasında tiroid ultrasonu ve tiroid sintigrafisi gerekirse yapılabilir. Yine bir şüphe olduğunda böbreküstü bezinde hormon salgılayan tümörün varlığını tetkik etmek amacıyla ultrason, MR ya da tomografi gibi görüntüleme tetkiki yapılabilir. Kalp hastalığına bağlı bir sebepten şüphe duyuluyorsa da ekokardiyografi, koroner anjiyografi, sintigrafi gibi kalbin yapısına yönelik daha detaylı tetkikler yapılmalıdır.
Dikkat edilmesi gerekenler
Çarpıntılardan korunmak nabız yüksekliğini artırabilecek sebeplerden uzak kalmakla başlar. Çay, kahve, kola gibi kafein içeriği olan içecekler, sigara, tütün, uykusuzluk, stres ve aşırı kilodan kaçınmak gerekir.
HER NABIZ YÜKSEKLİĞİNDE TEDAVİ ŞART MI?
Nabız yüksekliği, birçok özelliğine göre farklılık gösterdiği gibi, tedavi yaklaşımları da farklıdır. Bir kısmı tamamen sağlıklı kalpte de oluşabilir. Şikâyete yol açmaz, tedavi gerektirmez. Genellikle bu durum fizyolojik sayılan kalbin normal ritminin hızlanmasını ifade eden sinüzal taşikardiler için geçerlidir. Düzenli spor yapmayan, fiziksel aktivitesi düşük kişiler hafif eforlarda bile nabız yüksekliği hissedebilir. Bu durum kondisyon düşüklüğüne bağlıdır. Anemi olup olmadığını anlamak üzere kan sayımını, tiroid bezi fonksiyonlarını, kan şekerini, hipoglisemi atakları olup olmadığını, böbreküstü bezinden salgılanan hormonlarda bir anormallik olup olmadığını araştırmak gerekir. Bu durumda tedavi sebebe yönelik yapılır. Aynı şekilde nabız yüksekliği, kanda oksijen azlığına yol açan akciğer hastalıklarında bir belirti olarak ortaya çıktığı gibi, nefes açıcı ilaçların içinde kalp için uyarıcı özellikleri olan maddelerin bulunması sebebiyle bu ilaçların yan etkisi olarak da görülebilir. Nezle nedeniyle verilen ve burun akıntısını kesen ilaçlar da benzer şekilde kalbe uyarıcı etki göstermektedir. Kortizon içeren ilaçlar da kan şekeri ve tansiyonu çıkardığı gibi nabız yüksekliğine de sebep olabilir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELER?
Nabız yüksekliğini ilaçla azaltmak mümkündür. Nabız yüksekliğinin ilaçla tedavisinin yanı sıra başka tedavi yöntemleri de vardır. Elektrofizyolojik testi takiben anarşik ritmi oluşturan odağı yine kateterle damara girerek radyofrekans enerji ile yakıp ya da criyoterapi ile dondurarak ortadan kaldırılabilir. Benzer işlem kalp ameliyatı sırasında maze yöntemi ile kalp cerrahları tarafından kesiler yapılarak da uygulanabilir. Bazen nabız yüksekliği ve kalp çarpıntısının tedavisinde pil de kullanılır. Daha çok kalp yavaşlamalarında başvurulduğu düşünülen bu yöntem kalbe şok veren cihaz olarak ya da mevcut aritmiyi düzeltmek üzere kalp ritmini devralacak şekilde programlanabilir.