İnsülin direncini doğrudan belirleyebilecek bir laboratuar testi
bulunmuyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Çakır, et benleri ve akantosis
nigrikansın insülin direncinin belirtisi olabileceğini vurguluyor.
Son
dönemde daha çok rastlanan bir rahatsızlık olan insülin direnci, et benleri ya
da akantosisnigrikansın
görülme sıklığına bakılarak teşhis edilebiliyor. Kan şekeri ve insülin seviyelerindeki
değişimin et benlerinin artmasına neden olduğunu anlatan Yrd.
Doç. Dr. İlkay Çakır, et beni olmayan bireylerle karşılaştırıldığında et
benleri olanların kolesterol oranlarının daha yüksek, iyi kolesterol
seviyelerinin daha düşük olduğunun saptandığını kaydetti.
KİLO ALINDIKÇA GÖRÜLME
SIKLIĞI ARTIYOR
Tıp
dilinde Akrokordon ya da skin tag diye
adlandırılan deri katlantıları ‘et beni’
olarak bilinir. Et benleri genellikle ağrısız, boyu 1 santimetreyi nadiren
geçen, yumuşak, kenarları düzensiz olabilen, cildin kendi renginde veya biraz
daha koyu iyi huylu doku parçacıklarıdır. Koltuk altı, kasık gibi kıvrım
yerlerinde, yüzde ve göz kapağında da oluşabilirler. Et benleri insülin
direncinin ya da şeker hastalığının bir belirtisi olabilir. Yrd. Doç. Dr. İlkay
Çakır, et benlerinin kilo alındıkça arttığını, hatta insülin direnci
tedavisinde kilo verilmesinin olumlu sonuç ortaya koyduğunu söyledi.
Ayrıca,
ciltte en sık görülen değişiklikler olarak tanımlanan akantosisnigrikans ve skin tag’ler de insülün direncinin
bir diğer belirtisi olabilir. Akantosisnigrikans cilt yüzeyinden hafif
kabarık, kadifemsi, koyu renkli plaklara verilen isimdir ve özellikle ense,
koltuk altı gibi kıvrım yerlerinde görülür. Akantosisnigrikans,
çok nadiren iç organların kanserleri ile
birlikte görülebilirse de daha ziyade insülin direnci ve diyabetin
habercisidir. ABD’de yapılan çalışmalarda kilo arttıkça akantosisnigricans görülme sıklığının da arttığı
ortaya çıkmıştır. Yaş ilerledikçe de bu cilt değişikliğine daha sık rastlanır.
LABORATUAR TESTİYLE
BELİRLENEMİYOR
İnsülin direncini tam olarak ölçebilecek
bir laboratuvar testi bulunmuyor. Ancak kan şekeri, trigliserit, iyi huylu kolesterol ve açlık insülin
seviyeleri bazı eşik değerlerin üzerinde saptandığında insülin direncine işaret
ediyor. Şişmanlık, özellikle bel çevresinin kalınlaşması, kan basıncının
artması, açlık kan şekerinin ve trigliseritlerin artması,
iyi kolesterolün düşmesi gibi durumlarda da insülin direncinin daha çok
düşünülmesi gerekiyor. Ayrıca ciddi seviyelerde insülin direnci olan bireylerde
her zaman şeker hastalığı seviyelerine kadar yükselmiş şeker ölçümleri
görülmeyebiliyor. Hastalarda bazı cilt değişiklikleri, yumurtalıklarda kistler,
vücudun uç bölgelerinde büyüme veya kalınlaşmalar, kas krampları gibi
belirtiler görülebiliyor. Hastaların kendilerinin de kolayca fark edebileceği ciltteki bazı değişiklikler insülin
direncini belirlemede ve gerekli önlemleri almada anahtar rol oynayabiliyor.
İNSÜLÜN DİRENCİ
NEDENLERİ
İnsülin
direnci, vücuttaki normal insülin seviyesine dokuların yeterli cevabı vermemesi
olarak tanımlanabilir. İnsülin, pankreasta üretilen ve kandaki şekeri dokulara
taşıyarak, dokuda enerji kaynağı olarak kullanılmasını sağlayan bir maddedir.
Dokuların insülini tanıyamaması ya da ona gerekli yanıtı vermede yetersiz
kalmaları birçok nadir genetik hastalığa sebep olabilir. Ayrıca ikincil insülin
direncine yol açan diğer etkenleri de şöyle sıralanabilir;
- Şişmanlık,
- Stres,
- Enfeksiyonlar
- Üremi
- Büyüme hormonu fazlalığı
-
Kortizol
artışı - Gebelik
Klinik
uygulamalarda sıkça karşılaştığımız metabolik sendrom, hipertansiyon,
kolesterol yüksekliği, koroner arter hastalığı, polikistikover
gibi hastalıkların da nedenleri tam çözülememiş olsa da insülin direnciyle
ilişkili bulunmuştur. İnsülin direnci olan fazla kilolu bireylerin şeker
hastalığı, kalp-damar hastalıklarına daha yatkın olduğu bilinmektedir. Üstelik
kalın barsak, meme ve rahim duvarı kanserleri de insülin direnci artmış
kişilerde daha sık görülür.