Yazı: Yaprak Çetinkaya
Niye herkes yogaya merak saldı diye eleştirenler, nereden başlayacağını bilemeyenler, yanlış yönlendirmeler nedeniyle olumsuz deneyimler yaşayanlar, bir de sabırla adım adım ilerleyerek, yoganın güzelliğine kalbini açanlar var. Merih Kenet de bu son grupta yer alan bir isim. Kendisinden telefon geldiğinde bir mağazada dolaşıyordum. Sözleştiğimiz röportaj için hangi konuyu ön plana çıkaracağımızı soruyordu. O an sanki ses kayıt cihazım açıkmış da röportaj başlamış gibi sorularımı sıralamaya başladım. Ertesi gün tekrar haberleştiğimizde soruların hiçbirini hatırlamıyordum. Ama Merih Kenet’in cevapları hazırdı. Demek ki cevabı duyulması gereken sorular vardı ve ben sadece aktarımına aracı olmuştum. Yoga hakkındaki sorularınıza yanıtlar bulabilmenizi umarak röportaja başlıyoruz.
Türkiye’de yoga neden bu kadar çok konuşuluyor?
Bu soruyu kendi adıma şu şekilde cevaplayabilirim; benim başladığım dönemde yoga bugünkü kadar popüler değildi. Bu çağ, düzensiz ve dengesiz bir gelişim göstererek stres seviyelerini yükselten ve koşuşturmanın içinde insanların kendilerinden ve yakın çevrelerinden uzaklaştığı bir çağ. Gelişen teknoloji ile solumak zorunda olduğumuz kirli hava, yeteri kadar hareket etmeme, biçimsel bozulma ile birlikte kaslar, eklemler zamana karşı kendilerini koruyamıyorlar. Bu yüzden yoga günlük yaşamın bir parçası oldu diyebiliriz.
Sizin yogaya ilginiz nasıl başladı, hangi eğitimleri aldınız, neler deneyimlediniz?
Yoga ile yakın bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine tanıştım. Şanslılardanım; ilk eğitmenim yurt dışında eğitim almış, işini son derece büyük bir aşkla yapan ve kendisine hayranlık duyduğum Ayzin Dörtbudak’tı. Yogayı bu kadar sevmem ve hayata geçirmemde etkisi olduğu için kendisine sevgim ve saygım sonsuz… Vivekananda Üniversitesi’nde temel yogayı, Yogi Amrit Desai’den kendisinin geliştirmiş olduğu Yoga Nidra’yı, Lorraine McConnon’dan Iyengar yogayı, Durga Devi’den Jivamukti yogayı, Dr. Neslihan İskit’ten yoga terapisini öğrendim. Sevinç Kerimova’dan Bio Energi ve Reiki 1-2-Master eğitimi aldım. NV Raguramji başkanlığında Yoga Foundation Course (YFC) meditasyon, pranamaya, bandalar, mudralar, mantralar ve çakralar eğitimi, EFT (Duygusal Özgürlük Tekniği), Gurmukh Kaur Khalsa ile Kundalini yoga ve meditasyon, Stacey Millner-Collins eşliğinde Anusara, Paramanand Institute Of Yoga and Research Babaom eşliğinde gerçekleşen Intensive Yoga Therapy Teachers Training ve Yin Yoga Anatomi ve Hocalık Eğitimi, Sifuwing Cheung ile Medikal Taichi Qigong’un yanı sıra Vivekananda Yoga Üniversitesi (SVYASA) Yüksek Lisans Yoga Terapi eğitimime devam ediyorum.
Bu alanda da öğrencilik hiç bitmiyor demek ki…
Sürekli kendimi geliştirmeyi seçtim. İyi bir eğitmen olmak için çok da iyi bir öğrenci olmak gerekiyor. Eğitmen olmaya karar verdiğimde sekiz yıllık iyi bir yoga öğrencisiydim. Yoga öğrencisi olmadan yoga eğitmenliğine geçiş bana çok doğru gelmiyor. Kişinin, yogayı öğrenci olarak hayata geçirip iyice sindirerek eğitmenliğe geçmesi bana daha yakın geliyor. Kişi yoga yolunda aldığı bilgiyi eğer dönüştürmeyip; yogasına, hayatına, deneyimine, dönüşümüne aktarmayacaksa bütün alınan bilgiler yüzeysel kalıyor, sindirilip öze varılmıyor.
Kaç yıldır bu işin içindesiniz? Neler deneyimlediniz?
Çeyrek asra yakındır yoga yolunda sayısız ruha, bedene dokunmayı deneyimledim. En heyecanlandıran yanı ise; yogayı disiplinli bir şekilde hayatına dahil eden, öğrencilerimin hücresel düzeyde iyileşmelerine tanık olmamdı. Mesela en az 15 yıldan beri kalça protez ameliyatı tavsiye edilen bir öğrencimin doktorunun geçenlerde, “Muhakkak yogaya devam etmelisin. O bölgede yeni bir doku oluşumu başlamış” diyerek bacak kısalığının düzeldiğini ve ameliyata artık gerek kalmadığını söylemesi inanılmazdı. Bu kişi sekiz yıldır haftada iki gün yogaya gelen disiplinli bir öğrencimdir. Kronik karaciğer hastası bir başka öğrencimin de trombosit seviyesi düşük ve mide varisleri var. İki kez karaciğer nakli için ameliyat kararı alındı. Vazgeçilmezim dediği yoga sayesinde şu anda ufukta karaciğer nakli görünmüyor. Bütün bu geri dönüşler de beni yoga adına çok yüreklendiriyor.
İlk günden bugüne neler değişti?
Neler değişmedi ki! Kendi adıma sürekli kendimi geliştirmeye adadığım bu yolda ben de öğrencilerimle birlikte değiştim ve dönüştüm. Bedenim, zihnim ve şartlanma alışkanlıklarım bambaşka boyutlara geçti. Bu yüzden yoga bir değişim aracı diyebilirim. Genel bir bakış açısı olarak ise modern dünya, klasik yoga olan Hatha yogayı da sanırım hızlandırdı. Oysa duruşlarda kalınması, nefes ve asananın derinden hissedilmesi gerekiyor. Çağımızda, yoga da kendi içinde ayrışarak, parçalara bölündü. Klasik yoga olan Hatha yoganın özünün bozulmadan korunmasını önemsiyorum. Farklı yoga türlerine karşı bir eğitmen değilim. Mesela Yin Yoga şimdilerde çok revaçta. Bunun sebebi; hızlanan hayatımızda yavaşlama ihtiyacımız sanırım. 23 yıl evvel başladığım Hatha yoga derslerimizde klasik yoganın içinde zaten Yin Yoga deneyimi yaşıyorduk. Şimdilerde ise aktif dersleri destekleyen, hareketlerin içinde daha uzun kaldığınız ve her duruşun bir meditasyon etkisi olan Yin Yoga bence harika bir deneyim! Herkes kendi kişiliğine uygun olanı seçsin, gelişsin ve dönüşsün! Yoga yolunda reformist olmayı seçen bir eğitmenim. Yaptırdığınız yoga her ne ise özünü bozmadan içine ders akışı ile uyumlu yeni alanlar (psikosomatik eğitimler, Çin tıbbı gibi) katın. Yoganın değişimi ile ilgili bir de yoga terapisi var. Bu derslerin içinde; bel, boyun, omurga ile ilgili sorunların yanında, kilo kontrolü, dermatolojik ve psikolojik rahatsızlıklardan kansere kadar destek verilen yoga terapisi var. Belirli tekrarları ve teknikleri kapsıyor. Kas-gevşet tekniği gibi. Bu tekniklerle, kişiye özel yaşam değişiklikleri tarzına kadar giden bir yolculuk haritası çizebiliyorsunuz. Terapinin faydalarını görebilmek için hastalara ait bir parametre tutuyoruz. Bu da elimizdeki en güzel geri dönüş. Gary Kraftsow derki: ‘’Yoga terapisi bedenin hayat sandalı – can kurtaranıdır. Siz batıyorken sizi yakalar ve kendinize kavuşturur.’’ Örneğin; Iyengar yoganın içinde barındırdığı hiza kuralının kendi yoga deneyimimde önemli rol aldığını düşünüyorum. B.K.S Iyengar diyor ki: ‘’Bedenimin hizası sayesinde zihnimin benliğimin ve zekamın hizasını buldum. Yogaya güvenerek ve bedeninizin hizasını öğrenerek asana yaparsanız yoga hayatınızı değiştirerek zenginleştireceği gibi dinç de tutacaktır.’’ Önemli olan sizin vücudunuz için geçerli olan hizalanma prensibini bulabilmek. Tecrübelerime göre anatomiyi bilmenin ve bunun farkında olmanın; öğrencilerin yoga sınıfının içinde ve de dışında fiziksel, ruhsal, bedensel hizalarında derinleştirici etkisi olduğunu savunuyorum.
Yogayı bize neden önerirsiniz?
Çünkü sahip olduğumuz en değerli mabedimiz bedenimiz. Ve onun içinde bütünsel yaşamayı öğrenmek ve kendimiz ile iyi arkadaş olmak, birlik dolu bir dünya görüşü ile harika hissetmemizi sağlıyor. Bu çağ, düzensiz ve dengesiz bir gelişim gösteriyor. Kendimizden ve çevremizden uzaklaştığımızın farkında olmayınca, depresyon, gevşeyememe ve öfke sorunları ile karşılaşılıyoruz. Hayatın bitmeyen telaşlarının içinde olmak stresimizi arttırıyor. Oysaki telaş ve acelenin tatlısı yoktur.
Yoganın türleri, çeşitli isimleri var. Bilmeyenin aklını karıştırıyor. Yoga esas olarak kaç çeşittir?
Aslına bakarsanız tavsiyem bu kafa karışıklığını yaşayan ve yoga ile tanışmak isteyen herkes öncelikle yoganın ilk basamağı olan Hatha yoga yani klasik yoga türü ile derslere katılmalı. Yoganın farklı kolları olan Karma, Jnana, Hatha, Bhakti, Mantra, Tantra gibi yoga türlerinin aslında varmak istediği yer hep aynı. Her tarz, büyük ölçüde dönüşüm ve adanmışlık gerektiriyor. Yoga süreci sabırla ve aşkla yol alındığında beden, zihin ve ruhu her boyutta geliştirmeye, zenginleştirmeye sonsuz bir kaynaktır. Bazılarımız çok akışlı derslerden hoşlanırken, diğerleri de daha durağan derslerde kendilerini iyi hissettiklerini söylüyorlar. Bence bu özgürlük kişiye tanınmalı. Kişi hangi derste kendisini daha rahatlamış hissediyorsa, o ders onun için uygundur. En büyük ipucu yine kişinin kalbinde gizli!
Yanlış yapılan, yaptırılan yoga insana zarar verir mi?
Yanlış yapılan yoga elbette zararlı olabilir. Hiç yoga yapmamış kişiler ile yogayı ilk kez yapacak olanlar arasında deneyim farkı olduğundan; ağır nefes teknikleri, dinamik meditasyonlar, derin kriya çalışmaları; ruhsal olarak travmaları açığa çıkarttığı gibi, fiziksel bedende de; baş duruşları, güç gerektiren asanaların kişilerin sınırlarını zorladığını görüyoruz. Fizik tedavi uzmanları arkadaşlarımdan aldığım geri bildirimlere göre; yogadan gelen çok sakatlanma vakası var. Yoga basamakları sakin, yavaş ve güven duygusu verilerek çıkılmalı.
Yogaya yeni başlayacaklara en önemli tavsiyeleriniz neler olur?
Bütünleyici bir tedavi sistemi olan yoga ile tanışmak hayatınızda yeni bir kapı açacak. Bu yolda istikrarlı ve disiplinli olmanızı, en önemlisi duygularınızı, nefesinizi, bedeninizi ve kalbinizi yoga esnasında dikkatle dinlemenizi öneririm.
Yoga eğitmeni yargılayıcı olmamalı
Yoga gerçekten nedir? Sadece bedensel egzersiz ya da sorunlardan kurtulma yolu olarak bakanlar olabiliyor mu?
Yogayı yanlış anlayan veya yorumlayanlar elbette olabilir. Bu konuda en çok karşılaştıklarımdan birkaçını paylaşmak istiyorum. Ağır depresyonda olan birinin “Yoga çözümdür” diye bize gelmesini uygun görmüyorum. Özellikle belirtmek isterim ki bizler psikiyatrist değiliz ve böyle bir eğitim de almadık. Bizim işimiz bu değil. Eğitmen öğrencisiyle ders sonrası sohbetinde bile, yargılayıcı, yorum yapıcı ve eleştirel cümlelerini özenle seçmeli ve sadece yaptığı işe odaklanmalıdır. Eğitmenler, yoganın terapisini uygularken bu boyutlarda öğrencilerine özellikle dikkat etmeliler. Yoga şartlanma ve alışkanlıklarımızı görmede, daha sağlıklı insan, daha açık kalp, daha açık zihin, daha özgür bir birey olma yolunda muhteşem bir yaşama sanatı.
Yogayı merak ettikleri halde her sokakta bir yoga merkezi açılmaya başlandığı için rahatsız olan, direnç geliştiren ya da kime güveneceğini bilemeyenlere ne söylemek istersiniz?
Bu konuda tavsiyem iyi bir araştırma yapmalarıdır. Araştırma sonucu merkezleri bire bir ziyaret edebilir, deneme dersi alabilirler. Gerçekten içlerine sinen ve güvende hissettikleri herhangi bir merkeze kaydolabilirler. Her işte olduğu gibi yetkin eğitmenlerin olması önemli. Bana göre çoğalan yoga ve kişisel gelişim merkezleri olması güzel bir şey; farkındalık ve bireylerin gelişimi açısından sadece yetkin ve sindirilmiş kendi konusunda uzmanlaşmış eğitmenler olması koşuluyla! O kadar güzel işleyen bir sistem var ki, çok istisnai durumlar dışında; bize gelen kişiler hep araştırıp gelenler. Merkezlerin güvenilir olması ve taşıdığı sorumluluğu bilmesi büyük etken…
Bugün yoga merkezlerindeki temel eğitmenlik eğitimlerinin yetkin eğitmenler tarafından verildiğini ve programların (eğitim öncesi yoga deneyiminin olması şartı, staj mecburiyeti, bitirme tezleri gibi) yoga için doyurucu olduğunu ve mezunların iyi bir donanımla hayata adım attıklarını görüyorum. Zaman içerisinde kendilerini geliştirip sindirerek zenginleşmeleri ve ihtiyacı olana aktarmaları gerektiğini bu yola baş koyan zaten biliyor… Onları görüyor ve takdir ediyorum; çok iyiler var…
Her seviyede dengeli olmak
Yogada dengenin önemi büyük, dengeyi kaçırmamak için neler yapmak gerek?
Hayatı bir ip cambazının hünerinde yaşamak ne kadar güzel olurdu değil mi? Fiziksel, zihinsel, ruhsal, sosyal her seviyede iyi olma halini ben denge olarak algılıyorum ki; bunun da açıklaması Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlıklı olma hali eşittir her seviyede dengeli birey olmak. Cümlelerimi şöyle bitirmek istiyorum; zihninizde nefret, korku ve kıskançlığa yer vermeyin! Bir dahaki yaşamınızın ajandasını bunlar oluşturabilir. Mutlu ve iyi şeyler tutun ki sonraki yaşamınızın planını oluştursunlar. Yıldızlar barış, birlik, beraberlik, şefkat, sevgi ve aşk ile bizleri parlatsın.
* Pozitif dergisinden alınmıştır.