Sağlıklı yaşlanmaya var mısınız?

İnsan ömrü günden güne uzuyor. Ama
uzmanlar, bu noktada uzun değil, sağlıklı yaşamın önemine değiniyor.
Kadın-erkek fark etmeksizin herkesin dikkat kesildiği bu konuda alınabilecek
önlemleri ve yapılması gerekenleri Memorial Sağlık Grubu uzmanlarından
öğrendik…

Gençleşme, beyinde başlıyor
Genç ve zinde kalma isteği kadınlarda
olduğu kadar erkeklerin de öncelikleri arasında yer alıyor. Yaşlanma, yaşlı
hissetme dönemi veya algısı kültürel özellikler, çalışma koşulları,
sosyoekonomik durum gibi etkenlere bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor.
Bu süreçle birlikte vücutta ortaya çıkan değişiklikleri engellemek için
yaşam tarzının düzenlenmesinin yanında antioksidan ve hormonal tedaviyle
birlikte estetik uygulamalara da başvuruluyor. Memorial Şişli Hastanesi
Androloji Bölümü’nden Prof. Dr. M. Murad Başar, yaşlanma kavramının
emekliye ayrılma olarak değerlendirilebildiği gibi, biyolojik anlamda
bakıldığında enerjinin azalması, iş gören hücrelerde kayıp ya da uyum
sağlama becerisinde azalmanın başlaması benzeri farklı tanımlamalara da sahip
olabildiğini belirterek, “İş gören hücrelerde kayıp 35-40’lı yaşlarda,
uyum sağlamanın azalması ise daha ileri dönemlerde ortaya çıkıyor. Gençlik
duygusu ya da kendini iyi hissetmenin kaynağı ise insan beyninde başlıyor. Bu
psikolojik etkinin yanı sıra beyin alt bölgesi olan hipotalamus, programlı hücre
ölümünü de düzenliyor. Hipotalamus aynı zamanda testosteron gibi
hormonların salınımını ve yaşa bağlı değişiklikleri de kontrol ediyor”
diyor.

Bu belirtiler yaşlanmanın işareti olabilir
Erkeklerde yaşa bağlı olarak birtakım
hormonal değişikler ortaya çıkıyor. Bazı hormonlar azalırken, bazılarında
yükselme görülüyor. Bu dönem, kadınlardaki menopoz dönemiyle
eşleştirilerek “andropoz” adıyla tanımlanıyor. Ancak bunun doğru bir
tanımlama olmadığının altını çizen Prof. Dr. Başar, şu bilgileri veriyor:
“Kadınlarda menopoz döneminde üreme tamamen dururken, erkeklerde sona
ermiyor. Menopoz tüm kadınlar için kaçınılmaz bir süreçken, erkeklerde
yaşla birlikte ortaya çıkan hormonal değişikler sadece yüzde 20-30
oranında görülüyor. Bununla birlikte erkeğin yaşlanmasında ortaya çıkan
belirtiler, kadınlardaki menopoza benzerlik gösteriyor. Örneğin; psikolojik
bozukluklar ve kendini iyi hissetmeme, testosteron azalmasına bağlı olarak
yaşanan cinsel fonksiyon bozuklukları, kas ve kemik gücünde azalma, kemik
kaybı ve yağ dokusunda artış, yorgunluk, huzursuzluk ve depresyon ile aşırı
terleme, ateş basması, uykusuzluk ve çarpıntı ataklarına rastlanıyor.”

Erkekler de estetik operasyona başvuruyor
Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan
değişikler, alınacak bazı tedbirler ve uygulanan tedavi yöntemleriyle
önlenebiliyor. Vücut imajı üzerindeki yaşlanma etkilerini sınırlamak ve ortadan
kaldırmak için estetik cerrahi uygulamaları, hormonal ve antioksidan tedaviler
ile yaşam tarzı düzenlemesi yollarına başvuruluyor. Her ne kadar erkeklerin
estetik cerrahiye yönelmediği düşünülse de ABD’de yapılan çalışmalar, kadınlardan
daha fazla rağbet ettiklerini ve uyguladıkları estetik cerrahiyi övünç
kaynağı olarak kullandıklarını ortaya koyuyor.

Testosteronla sağlıklı yaşlanmak mümkün
Erkeklerde yaşlanmayla birlikte
testosteron salınımının azaldığı biliniyor. Bununla beraber testosteron
eksikliği sorunu erkeklerin sadece yüzde 20-30’unda ortaya çıkıyor.
Sağlıklı yaşlanma amacıyla en sık kullanılan ilaçlardan birinin testosteron
olduğunu belirten Prof. Dr. Başar, bu tedavinin yaştan bağımsız olduğunu
söylüyor: “Cinsel isteksizlik ya da diğer cinsel sorunların karşılığı
testosteron eksikliği anlamına gelmiyor. Testosteron eksikliği, şartlardan
sadece birini oluşturuyor. İdeal bir tedavide, kanda fizyolojik testosteron
düzeyine bakılması, kan testlerinin, özellikle de yağ
lipitlerinin kontrol edilmesi gerekiyor. Testosteron tedavisine geçilmeden
önce hastalara yaşam tarzı değişikliği ve düzenli egzersiz öneriliyor.
Tedavi öncesi bu iki faktörün mutlaka denenmesi gerekiyor. Testosteron
eksikliği yaşla beraber ortaya çıktığı için ömür boyu kullanılması
gerekiyor. Bunun yanında meme ya da prostat kanseri olanlarda testosteron
tedavisi önerilmiyor.”

Antioksidanların doktor kontrolünde alınması gerekiyor
Erkeklerin gençleştirilmesinde B6, B12,
C, D ve E vitaminleri de kullanılıyor. Ancak bunların doğal
yolla da alınabileceğinin göz önünde bulundurulması gerekiyor.
Güneşlenmenin yanı sıra özellikle somon, uskumru gibi deniz
ürünlerini de içeren sağlıklı beslenme ile D vitamini doğal yollardan
rahatlıkla sağlanabiliyor. Benzer şekilde diğer vitaminler de sağlıklı ve
dengeli beslenme yolu ile doğal olarak elde edilebiliyor. Son yıllarda yaşlanma önleyici veya
gençleştirici etki amacıyla antioksidan ilaçlar yaygın olarak kullanılıyor.
Oksidatif stres, hücre hasarı ve programlı hücre ölümünde önemli bir
aşamayı oluşturuyor. Artan hücresel hasarla hücrelerin genetik yapısında,
protein içeriğinde dejenerasyon ortaya çıkıyor. Bu durumu önlemek amacıyla antioksidan
etkili E vitamini gibi ilaçlar, çinko, selenyum gibi eser element içeren
ilaçlar kullanılıyor. Metabolizmayı düzenleyici birtakım ilaçlar
kullanılırken, oksidan-antioksidan dengesinin son derece iyi korunması
gerekiyor. Antioksidan aktivitesinin artması, bazen ters tepkiler ortaya
koyabiliyor. Bu tür ilaçların kullanılmasının doktor kontrolünde olması önem taşıyor.
Öte yandan yaşlanma önleyici amaçla son yıllarda kronik yorgunluk halinde
veya performans artırma amacıyla büyüme hormonu da kullanılıyor. Uyku
düzensizliği, yorgunluk, anksiyete gibi durumlarda ise melatonin
alınabiliyor. Ancak bu ilaçların anti- aging amaçlı kullanımına yönelik
bilimsel kanıtlar bulunmuyor.

Mutlu bir hayat yaşlanmaya dur diyor!
Uzun, sağlıklı ve kaliteli yaşamın bazı
püf noktaları var. Bunlara dikkat ederek, ömür boyu genç görünmek,
sağlıklı ve dinç bir bedene sahip olmak mümkün olabiliyor. İnsanların
genç kalmasının aslında bir açıdan genlerine bağlı olduğunu söyleyen
Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op.
Dr. Parvana Seyidova, “Genlerimize göre yaşlansak bile genç kalmak mümkün.
Ama sağlıklı ve kaliteli yaşamak için sadece genler yeterli değil.
Vücudumuza iyi bakmamız, cildimize güzel davranmanız da sağlıklı görünmek,
genç kalmak ve kaliteli yaşamak için gerekli etkenler başında yer alıyor.
Bu bağlamda öncelikle sağlığa, mutluluğa, dinginliğe odaklanmak önem
taşıyor. Sağlıklı olma kararı, beraberinde başka türlü bir hayat
yapılanmasını da gerektiriyor. Egzersiz, beslenme düzeni, kaliteli uyku ve
stres yönetimine dikkat etmek de gerekiyor” diyor.

Kadınlar daha uzun yaşıyor
Sağlığına daha düşkün olan kadınların
stres seviyesi de erkeklere göre daha az. Bununla birlikte iş kazalarıyla
karşılaşma riskleri de düşük ancak erkeklere göre ruhsal ve hormonal
açıdan daha monogam olmaya eğilimliler. Bu nedenle cinsel yolla bulaşan
hastalıklara daha az yakalanıyorlar. Hormonal hiperaktif olmaları yani çok fazla
değişken hormonal yaşamları, dirençli olmalarını sağlıyor. Kadınların daha
sevecen, hayata bağlı ve huzurlu olmaya çabaladığını belirten Op. Dr.
Seyidova, erkeklere oranla sigara ve alkol tüketiminin de düşük olduğuna
dikkat çekiyor. Kadın hayatı çocukluk, ergenlik, cinsel
olgunluk, menopoz ve yaşlılık olmak üzere beş dönemden oluşuyor. Bu
dönemlerden her biri kendine özgü fiziksel, psişik ve hormonal farklılıklar
gösteriyor. Her dönemin kendine göre özellikleri olmasına karşın, buluğ
ve menopoz dönemleri kadın yaşamındaki etkileriyle öne çıkıyor. “Menopoz
dönemi, her kadında ayrı özelliklerle karakterize oluyor. Bu döneme geçiş,
dereceli olarak başlıyor” diyen Op. Dr. Seyidova şöyle devam ediyor: “Geç
dönemlerde ya da 40’lı yaşların ortasında gizli semptomlarla ortaya
çıkabildiği gibi, menstruasyonun kesilmesine ek olarak bazı fizyolojik ve psikolojik değişikliklerle de kendini
gösterebiliyor. Kadın olmanın doğal bir evresi olan menopoz dönemi, tedavi
edilmesi gereken bir hastalık olmayıp tümüyle doğal bir süreç. Ancak beden
sağlığını destekleyecek düzeyde hormon üretilmesi için bu döneme her
kadının fiziksel, duygusal, ruhsal ve durumsal açıdan çok sağlıklı girmesi
gerekiyor. Bedenen sağlıklı olmaya ve toplumda aktif rol almaya devam eden
kadınların birçoğu menopozu bir dönemin sonu olarak görerek, kabuğuna
çekiliyor. Oysa bu; kabuğa çekilme zamanı değil, aksine yılların da
verdiği tecrübeyle hayatın her alanında aktif ve etkin olmanın zamanını ifade
ediyor.”

Destek gerekiyor
Menopoz dönemine giriş zamanının erken
veya geç oluşunda bazı faktörler etkin rol oynuyor. Çalışan veya sigara
içen kadınlar menopoza erken girerken, seksüel yaşantısı devam eden, çok
doğum yapmış, bekar veya boşanmış kadınlarda menopoz daha geç
görülüyor. Menopozu başlatan biyokimyasal uyarı bilinmemekle birlikte, bu
dönemde vücuttan çekilen östrojen hormonu bazı sorunlara yol açabiliyor.
Süreci sağlıklı yönetmek, hayat kalitesini arttırmak ve uzun yaşam için
daha menopoza girmeden yatırım yapmak gerekiyor. Op. Dr. Parnava, menopozda
yaşam kalitesini korumanın sağlık alanındaki en önemli hede erden biri
olduğunu belirterek, “Bu dönemde kadının yaşanan fiziksel ve psikolojik sıkıntılar karşısında neler
yapması gerektiğini bilmesi, etkili baş etme mekanizmalarını kullanabilmesi,
sağlıklı yaşamına devam edebilmesi için desteklenmesi önem taşıyor” diyor.

Uzman yardımı almak önemli
Erkeklerin, gençleştirme sürecinde diyetisyen,
spor hekimi, endokrinoloji, kardiyoloji, plastik cerrahi ve üroloji
uzmanlarından oluşan multidisipliner bir ekip tarafından kontrol edilmesi
gerekiyor. Sağlıklı yaşlanmak ve kendini mutlu hissetmek isteyen bir erkeğin
gençleştirilmesindeki önceliğin vücut imajının korunması ve
iyileştirilmesi ile bilinçsel fonksiyonların korunması olduğunun altını
çizen Prof. Dr. M. Murad Başar, “Bununla birlikte
osteoporozun önlenmesi, kas gücünün ve kalp sağlığının korunması önem
taşıyor. Cinsel fonksiyonların düzeltilmesi de gerekiyor. Bu amaçlara
ulaşırken mümkün olduğunca doğal yolların kullanılması öne çıkıyor”
diyor.

Yaşam tarzı değişmeli!
Yaşlanmayı etkileyecek en basit yöntem,
yaşam tarzı değişikleri… Prof. Dr. M. Murad Başar, bu konuda yapılması
gerekenleri şöyle sıralıyor:
• Kalori kısıtlaması ve Akdeniz tarzı diyet
uygulaması, yaşam tarzı değişikliğinde önemli bir adım. Bu tarz beslenmede
meyve ve sebzelere; özellikle kırmızı üzüm, domates, ahududu, böğürtlen
gibi kırmızı sebze ve meyvelere yer verilmeli. Buna karşılık kırmızı et
haftada bir-iki kez; tam tahıllı ekmek, yulaf, kinoa, esmer makarna gibi tam
tahıllı ürünler ise her gün tüketilmeli. Trans yağlar ve doymuş yağdan
zengin ürünlerden uzak durulmalı. Kızartma veya kavurma gibi pişirme
yöntemleri yerine ızgara, suda haşlama, fırında pişirme gibi yöntemler
tercih edilmeli. Doymamış sıvı yağ tüketilmeli.

• Düzenli egzersiz de stresi azaltması
bakımından önem taşıyor. Günde ortalama 30-60 dakika kardiyo tarzı egzersiz
ve haftalık düzenli fitness programı
yapılmalı. Özellikle egzersiz sonrası yüksek proteinli gıda tüketilmesinin
kas dokusunun korunması ve gelişmesine katkıda bulunduğu unutulmamalı.

• Düzenli ve yeterli uyku uyunmalı.

• Sigara ve alkol tüketimi kısıtlanmalı.

Yeni bir yaşama merhaba deyin 
Menopoz döneminin doğal bir süreç
olarak düşünülmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Parvana Seyidova, bunu
kabullenip, kadınların kendisiyle barışık olması gerektiğini belirterek, şu
önerilerde bulunuyor: “Menopoza giren kadınların artık yaşlandığı, cinsel
hayatının sona erdiği, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gibi
düşünceleri kafasından atması gerekiyor. Bu dönemin sosyal ve iş yaşamının
koşuşturmasına tatlı bir mola olarak, hem beden hem de ruh sağlığıyla
yakından ilgilenmesi için bir fırsata çevirmesi önem taşıyor. Dolayısıyla
kadınların menopoza girmeden bazı faydalı alışkanlıklar kazanması, uzun ömür
ve sağlıklı yaşamın temelini atmasına yardımcı olabiliyor. Örneğin;
beslenme düzenini değiştirmek, düzenli spor yapmak, kaliteli uyku uyumak,
kırsal ve yüksek yerlerde yaşamak, meditasyon ile zihinsel olarak rahatlamak
bunlardan bazıları…”

*Memory dergisinden alınmıştır.

Başa dön tuşu