Yazı: Yaprak ÇETİNKAYA
Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türü olmaya devam ediyor. En sık menopoz sonrası dönemde görülen meme kanserinin ülkemizde ortalama görülme yaşı ise 55. Her yaşta görülebilmekle birlikte, hastalığın görülme sıklığı yaş ile beraber artıyor. Bir kadının yaşam boyu meme kanserine yakalanma riski 8’de 1. Ancak son yıllarda genç kadınlarda da meme kanseri görülme oranları artıyor. Amerikan Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ece Dilege, “40 yaş altı olarak sınıflandırdığımız genç kadınlar da meme kanseri olabiliyor. Ülkemizde tüm meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 20’si 40 yaş altında. Oysa batı ülkelerinde bu oran yüzde 5-7 civarında” diyor. Gelişen dünyada batılılaşma ile giderek düşen adet görme yaşı, kadınların kariyer sahibi olma hedefi ile geç çocuk doğurmaları ya da hiç anne olmamaları, çalışma hayatlarına dönebilmek için çocuklarını emzirmemeleri gibi nedenler meme kanseri riskini artıran faktörler olarak kabul ediliyor. Somut olarak gösterilemeyen çevresel faktörlerin etkisinin de bulunduğu düşünülüyor.
Genç kadınlarda daha fazla ileri evre hastalık gördüklerini belirten Doç. Dr. Ece Dilege, 40 yaş altı hastaların özel bir yaklaşım gerektirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Henüz doğurgan yaşta, ailesini yeni kurmuş, çocuk beklentisi içinde ya da küçük çocuğu olan, kariyerinin en aktif döneminde bir insana, bir anda hayatını altüst eden bir tanı koyuyorsunuz. Tedaviyi planlarken aynı zamanda sosyal yaşamını, psikolojisini ve beklentilerini göz önünde bulundurmak zorundasınız.”
İhmal eden gecikiyor
Genç kadınların, “Bu yaşta meme kanseri olmaz” anlayışı ile ihmalkar davranabildiğini belirten Doç. Dr. Dilege, “Bu da gecikmeye neden oluyor. Memenin genç yaşlarda daha yoğun olması görüntülemede tecrübe gerektiriyor. Gençlerde meme kanserinin biyolojik olarak da ileri yaştakilerden farklı olması ise diğer bir neden… Tümör daha saldırgan yapıda, tedaviye daha dirençli olabiliyor” diyor.
Erken teşhis hayat kurtarıyor
İyi haber şu ki meme kanseri erken teşhis edilirse tedavisi mümkün bir hastalık… Erken teşhis ise hiçbir şikayet olmadan da yapılacak tarama muayeneleri ile mümkün oluyor. Meme kanseri dört evrede gelişiyor. Birinci evrede tedavi edildiğinde beş yıl yaşama şansı yüzde 100’e yakınken, ikinci evrede yüzde 93, üçüncü evrede yüzde 72, dördüncü evrede yani metastaz yaptığında ise ortalama yüzde 20 civarında oluyor. Meme kanseri tedavisinin birçok branşın yer aldığı multidisipliner yaklaşım gerektirdiğini belirten Doç. Dr. Dilege, “Genel olarak tedavi başarısı geçmişe göre çok daha iyi. Tedavi seçenekleri oldukça çeşitli ve her geçen sene ilerleme gösteriyor. Tarama programları ve doğru tedavi sayesinde meme kanserinden ölüm oranlarının anlamlı olarak azaldığını biliyoruz” diyor.
Meme kanserinde tedavi kişiye özel planlanıyor. Genel olarak erken evrelerde tedavide ilk seçenek cerrahi oluyor, takiben radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi, hormon tedavisi ya da hedefe yönelik ilaç tedavisi verilebiliyor. Hastalık biraz daha ilerlediğinde ilaç tedavisini öne alıp, sistemik kontrolü sağlamak gerekebiliyor, cerrahi daha sonra yapılıyor.
Meme ultrasonu çektirin
Doç. Dr. Dilege, ülkemizde 40 yaş altı için belirlenen bir tarama programının henüz bulunmadığını belirterek, “Yine batı verilerine göre 40 yaşında bir kadının meme kanseri olma riski 173 kadında 1. Benim önerim 30-35 yaştan itibaren yılda bir kez klinikte doktor muayenesi yapılması. Kırk yaş altında ilk seçilecek görüntüleme yöntemi radyasyon vermeyen meme ultrasonografisi. Ancak bunu yapan kişinin tecrübesi çok önemli. Mümkünse bir meme radyoloğu tercih edilmeli. Özel durumlarda ve yüksek riskli kadınlarda 40 yaşın altında da mamografi çekebiliyoruz. Buna bireysel değerlendirme ile karar veriyoruz. Daha az sıklıkla başvurduğumuz, doğru kullanıldığında çok da etkili bir görüntüleme yöntemi de meme MR’ı oluyor” diyor.
Hangi uzmana gidilmeli?
Memenin klinik takibinin meme cerrahları (genel cerrahi uzmanı) tarafından yapılmasını ve bu konuyla ilgili deneyimin de önemli olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ece Dilege, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir görüntüleme merkezine gidip mamografi ya da ultrason çektirip raporda bir şey yok diye doktor muayenesini ihmal etmeyin. Aylık yapacağınız kendi kendine meme muayenesi de oldukça önemli. 20’li yaşlardan başlayarak ömür boyu yapılmasını öneriyoruz. Memede herhangi bir değişiklik saptar ya da şikayetiniz olursa ihmal etmeden doktorunuza başvurmalısınız” diyor.
Estetik öncesi tarama
Daha önce hiç meme muayenesi yaptırmadıysanız ve gebelik planlıyorsanız ilk meme muayeneniz için bu bir fırsat olabilir. Herhangi bir hormon tedavisi (doğum kontrol hapı, tüp bebek tedavisi ya da menopoz sonrası replasman tedavisi) başlamadan önce de meme kontrolünüzü yaptırmalısınız.
Taramaya başvuran kadın sayısı artıyor
Son yıllarda ülkemizde de giderek daha fazla bilinçlendirme çalışması yapılıyor. Toplantılar, etkinlikler ve medyada yer alan haberler farkındalık yaratmakta oldukça etkili oluyor. Doç. Dr. Dilege, tarama muayenesi olmak için gelen kadınların sayısının her geçen gün arttığını belirterek, “Şimdilik sosyokültürel düzeyi daha yüksek kesim daha bilinçli. Arzumuz, her eğitim seviyesindeki kadına ulaşabilmek. Aslında bu konuda biz hekimlere de sosyal bir sorumluluk düşüyor. Sadece ekim aylarında değil, tüm yıl boyunca bilgilendirmelere devam ediyoruz. Bu vesile ile ben de 11 Ekim 2014 tarihinde yapacağımız ‘Meme Kanseri Farkındalık Sempozyumu”na ilgilenen herkesi davet ediyorum” diyor.
Taramalar ne zaman başlamalı?
“Meme kanseri taraması 40 yaşından sonra başlar” bilgisi yaygın olsa da aslında 40 yaş, tarama mamografisi çekimi ile kitle taramasının başlatıldığı yaş. Bu yaş sınırı hastalığın görülme sıklığına göre ülkelerin sağlık politikaları tarafından belirleniyor ve bazı ülkelerde 50’de başlanılması öneriliyor.Amerikan Kanser Derneği, 25-40 yaş arasında ortalama risk grubu kadınlarda 1 ila 3 yılda bir doktor muayenesi öneriyor. 40 yaşından itibaren ise yıllık doktor muayenesi ve tarama mamografisi çekilmesi gerekiyor.