Memedeki süt bezlerini oluşturan ve süt kanallarını döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmalarına meme kanseri deniyor. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü ve yaşla birlikte görülme sıklığı artıyor. Kanser nedeniyle ölümlerin ise en sık ikinci nedeni. Meme kanseri sadece kadınlarda değil erkeklerde de görülüyor. Genetik yatkınlık, 55 yaşın üzerinde olmak, ailede meme kanseri hikayesinin olması, memede yağ dokusunun az oluşu, kilolu olmak ve aşırı alkol tüketmek meme kanseri riskini artıran nedenler arasında gösteriliyor. Özellikle ailede kanser öyküsü olanların çok daha dikkatli olması, 25 yaşından sonra düzenli ultrason takibi yaptırması gerekiyor.
NASIL TEŞHİS KONULUYOR?
Meme kanseri, tarama yöntemleri sayesinde artık daha erken saptanıyor ve bu nedenle ölüm oranları gittikçe düşüyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Böler, erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözümün, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollerin uygulaması olduğunu söylüyor. Her kadının ayın belirli bir günü kendi kendine meme muayenesi yapması ise çok önemli.
EVDE MEME MUAYENESİNDE NELERE DİKKAT ETMEK GERİYOR?
• Ele gelen sertlik veya kitle
• Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği
• Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması
• Memede veya meme başında içeri doğru çekinti veya şekil değişikliği ve meme başı akıntısı. Bu şikayetlerden herhangi birinin varlığı durumunda mutlaka genel cerrahi uzmanına başvurmak gerekiyor.
MUAYENE İÇİN EN UYGUN DÖNEM NE ZAMAN?
Meme muayenesi yaptırmak için en ideal zaman, adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonraki dönem. Bu dönemde kadınlar genelde 1 cm büyüklüğüne ulaşmış bir kitleyi elle kontrol yaparken fark edebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Soley Bayraktar, bazı hastalarda belirtilerin hiçbirinin görülmediğini ve kanserin yalnızca mamografi incelemesiyle tespit edilebildiğini söylüyor. Herhangi bir şikayet olmasa bile 40 yaş üstü kadınlara yılda bir kez doktor muayenesi ve her yıl veya iki yılda bir mamografi ile kontrol öneriliyor.
EN ÖNEMLİ YÖNTEM MAMOGRAFİ
Düşük doz x-ışını kullanarak görüntü elde edilen mamografi, memenin görüntülenmesi için kullanılan en temel yöntem. Son yıllarda daha kaliteli ve detaylı görüntü verdiği için dijital mamografi de tercih ediliyor. Rutin mamografide her memenin önden ve yandan iki farklı poz görüntüsü alınıyor. Eğer şüpheli bir bulgu varsa bu alanı daha iyi görüntülemeye ve tanı koymaya yönelik ek filmler çekiliyor. Doç. Dr. Soley Bayraktar, memesi daha sıkı yani yağ dokusu az olan kadınlarda özellikle hastanın kuvvetli bir aile hikayesi varsa, meme MR çekilmesinin daha uygun olacağını söylüyor. Doç. Dr. Deniz Böler ise “40 yaşın altındaki kadınlarda meme dokusu yoğun olduğundan dolayı meme ultrasonu tercih ediliyor” diyor. Unutulmaması gereken nokta; bu tetkiklerin farklı özelliklerinin olduğu ve birbirinin yerine kullanılamayacağı. “Tarama amacıyla mamografi yapılan yaklaşık her 10 kadından birinde ek tetkik istenebilir. Bu meme kanseri saptandığı anlamına gelmez” diyen Böler, böyle durumlarda şüpheye neden olan kitleden kalın iğne ile biyopsi yapılması gerektiğini, biyopsi yapılmasının hastalığın yayılmasına veya kitlenin kötü huyluya dönmesine neden olmayacağını belirtiyor.
HAMİLELİKTE TANI KONULMASI ZORLAŞIYOR
Hamilelerde meme kanseri tanısı konulması zor. Doç. Dr. Soley Bayraktar, hamilelerin ilk aydan itibaren kendi kendine meme kontrolü yapmalarının çok önemli olduğunu, ilk aydan itibaren yapılan kontrollerin sonraki aylarda ortaya çıkabilecek değişikliklerin erken dönemde fark edilmesine yardımcı olacağını vurguluyor. Ailesinde meme kanseri olan kadınların ise hamileliğin dördüncü ayında ultrason yaptırmaları gerekiyor.
MEME KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
Tedavi seçenekleri hastalığın saptandığı evreye göre değişiyor. Hastalık ne kadar erken saptanırsa tedavi seçenekleri ve başarısı o kadar fazla. Erken dönem meme kanserlerinde ilk tercih cerrahi. Cerrahi yöntemde meme tümörü etrafında temiz doku olacak şekilde meme dokusundan çıkarılıyor ya da tüm meme alınabiliyor. Koltuk altına tümörün yayılıp yayılmadığını anlamak için bazı lenf bezleri de çıkarılabiliyor. Doç. Dr. Deniz Böler, özellikle erken evre tümörlerde memenin tamamının alınmasına gerek kalmadan, hastalıklı kısmın güvenli sınırlarla çıkarılarak memenin korunmasının mümkün olduğunu söylüyor. “Sentinel (bekçi) lenf nodu biyopsisi dediğimiz yöntemle koltuk altındaki lenf bezlerine kanserin sıçrayıp sıçramadığı saptanır. Koltuk altına sıçrama yoksa, koltuk altındaki lenf bezleri alınmıyor” diyor. Meme kanserinin tedavisi farklı branşlardan hekimlerin birlikte çalışmasını gerektiriyor. Bu ekipte genel cerrah, radyolog, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog, plastik ve estetik cerrah ve
psikiyatrlar bulunuyor.
CERRAHİ SONRASINDA NELER YAPILIYOR?
Meme kanserinde kemoterapi çoğunlukla cerrahi sonrası uygulanıyor. Lokal ileri meme kanseri veya diğer organlara yayılmış ileri evre meme kanseri gibi özel durumlarda ise kemoterapi, genellikle ilk uygulanan tedavi yöntemi olabiliyor. Cerrahi operasyonları ve kemoterapileri tamamlamış hastalara, eğer tümörleri östrojen ve progesterona duyarlı ise bu hormonları baskılayıcı özellikte hormon ilaçları veriliyor. Doç. Dr. Deniz Böler, “Bazı meme kanseri hücreleri, içerdikleri hormon algılayıcıları sayesinde östrojene duyarlıdır ve östrojen kanserin büyümesini tetikleyebilir. Bu tip kanserlerde kanserin gelişmesi ve tekrarlamasını önlemek için hormon tedavisi uygulanır. Başka bir ek tedavi olan ışın tedavisi ise meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak, cerrahi girişimden sonra geride kalan dokuda kanserin tekrarlamasını önlemek amacı ile yapılır” diyor.
KEMOTERAPİ SONRASI DÖNEM
Doç. Dr. Soley Bayraktar, kemoterapi sonrası hastanın yeni çıkan saçlarında yaşa da bağlı olarak daha çok beyaz olabileceğini, saçlarını boyamak isteyen hastaların organik boyalar kullanarak ve boyayı deriye mümkün olduğunca az temas ettirerek saçlarını boyayabileceğini söylüyor. Bazı kemoterapi ilaçları saç dökülmesine neden oluyor. Kemoterapi sonrası ilaç kullanımı sona erdikten sonra saçlar eskisinden daha gür ve farklı özellikte çıkabiliyor.
TEDAVİ SONRASINDA NELER YAPMAK GEREKİYOR?
Meme protezi tedavi sürecine olumlu etki sağlıyor. Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah İğci, meme kanseri ameliyatlarında hasta tıbbi açıdan uygunsa ve risk faktörü yoksa meme koruyucu cerrahinin tercih edildiğini söylüyor. “Yaşlı hastalarda meme koruyucu cerrahi yapılamıyorsa, hastaya daha sonra isteği doğrultusunda meme protezi uygulanabilir” diyen İğci, memesi alınan hastalara ikinci seneden sonra bazı risk faktörleri ortadan kalktığında yeni meme yapılmasının önerildiğini vurguluyor ve bu durumun hastanın iyileşme süreci üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunun altını çiziyor. Yeni meme yapılması hastayı psikolojik açıdan rahatlatıyor ve kendisini daha güçlü hissetmesini sağlıyor. Memesi alındığı için eşine karşı kendisini suçlu ya da eksik hisseden kadınların kendine güvenini geri kazanmalarına yardımcı oluyor.
MEME KANSERİ BABADAN OĞULA VE KIZA GEÇEBİLİR
Meme kanseri riski kadınlarda daha yüksek olsa da erkeklerde de görülebiliyor. Prof. Dr. Abdullah İğci, risk çok düşük olduğu için rutin meme kontrolüne gerek olmadığını ancak ailesel ya da genetik meme kanserlerinde o ailenin erkek bireylerinin de önem kazandığını söylüyor. Bu kişilerde kanser olma ihtimali, ailesinde kanser öyküsü bulunmayan erkeklere göre artıyor. Kanser olan babanın kızı da bu riski taşıyor. Erkeklerde meme kanseri, kadınlarda kullanılan yöntemlerle tedavi ediliyor. Erkeklerle kadınlara uygulanan meme kanseri tedavisinde tek fark, cerrahide erkekler için meme koruyucu tekniklerin kullanılmaması. Erkeklerde kanser oluşumu tespit edildiğinde kanserli bölge ile birlikte meme ucu da alınıyor ve o bölge düzleşiyor.